
Ünlü Ressam Efgan Beyaz Bilkent Center’da
Efgan Beyaz, Bilkent Center’da sergileyeceği canlı resim performansı ile izleyenleri hayran bırakacak.
Bungalov’da tatil yapmak özellikle de son dönemlerde çok sık rastlanır bir tercih olarak öne çıkmaktadır. Yoğun bir ilgi gören tatil konaklama alanlarından biri olması sebebiyle de tercihlerin iyi yapılması gereklidir. Bungalov.com.tr …
Müzik eğitimini Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarında tamamlayan ''Serhat Can'' ayrıca bağlama, tambur ve perdesiz gitar çalan bir enstrümanist olmasının yanı sıra yoğun bir şekilde devam eden iddialı sahne performanslarına Türkiye'nin ve Dünya'nın birçok noktasında güçlü repertuvarı ile damgasını vurmaya devam ediyor.
Efgan Beyaz, Bilkent Center’da sergileyeceği canlı resim performansı ile izleyenleri hayran bırakacak.
Efgan Beyaz, Bilkent Center’da sergileyeceği canlı resim performansı ile izleyenleri hayran bırakacak.
Bilkent Center – RC iş birliği ile düzenlenecek etkinlikte gerçekleştireceği canlı performansıyla tuvale hayat verecek olan Efgan Beyaz, Bilkent Center’da izleyenleri hayran bırakacak bir gösteri sergileyecek.
Eserleri yurt içinde ve yurtdışında büyük ilgi gören Efgan Beyaz, Başkentliler ile bir araya geliyor. Sergileyeceği canlı performans ile izleyenleri sanata doyuracak olan Efgan Beyaz, 9 – 12 Aralık tarihleri arasında karışık teknik ve illüstratif resimler alanındaki uzmanlığını, kendine has tarzını, 190×190 cm’lik tuvale yansıtacak.
Bilkent Center, AVM içinde gerçekleştirilecek bu etkinliğe bütün sanatseverleri davet ediyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Gölcük Belediyesi ile Gölcük Fotoğraf ve Sinema Derneği iş birliği, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun da desteğiyle düzenlenen, “Ezelden Ebede İstiklal Marşımız ve Bayrağımız” konulu fotoğraf yarışmasının sonuçları açıklandı.
Gölcük Belediyesi ile Gölcük Fotoğraf ve Sinema Derneği iş birliği, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun da desteğiyle düzenlenen, “Ezelden Ebede İstiklal Marşımız ve Bayrağımız” konulu fotoğraf yarışmasının sonuçları açıklandı.
Gölcük Belediyesi ile Gölcük Fotoğraf ve Sinema Derneği iş birliği, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun da desteğiyle düzenlenen; “Ezelden Ebede İstiklal Marşımız ve Bayrağımız” konulu ödüllü fotoğraf yarışmasında dereceye girenler belirlendi. İstiklal Marşı'nın 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinin 100.yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen yarışmaya 59 farklı ilden 479 katılımcı, birbirinden değerli bin 628 fotoğraf gönderdi. Yarışmada birincilik ödülünün sahibi, “Bayrak Uğruna” adlı fotoğrafı ile Niyazi Gürgen oldu. Yarışmada ikinciliği; “Yıldızlara Selam” adlı fotoğrafla Mustafa Bülent Pirinççi, üçüncülüğü ise “Nöbet Değişimi” adlı fotoğrafı ile Aynur Bostan kazanırken Hasan Güzel, Muhammed Şuayip Oral ve Özkan Bilgin de mansiyon ödülü kazandı.
BAYRAK SEVDASINI YANSITAN KARELER YARIŞTI
İstiklal Marşı ve Türk bayrağının en anlamlı halini anlatan karelerin katıldığı yarışmada, toplamda 34 eser de sergilenmeye hak kazandı. Yarışmanın birincisi 4 bin TL, ikincisi 3 bin TL, üçüncüsü 2 bin TL, mansiyon eser sahipleri ise 1000’er TL’lik ödülün sahibi oldular.
34 FOTOĞRAF SERGİLENMEYE HAK KAZANDI
Yarışmada sergilenmeye hak kazanan 34 eser, fotoğraf sanatçılarının isimleri işe şöyle; Abdurrahman Çetin-“Coşku”, Ahmet Harmancı-“Çocuk”, Ali Kemal Yanık-“Bayrak Sevgisi”, Arzu İbranoğlu-“Bayrak”, Aytuğ Bayer-“İstikbal Göklerdedir”, Aytül Akbaş-“Türk Yıldızları”, Burak Demir-“Değerimiz”, Caner Başer-“Bayraklı Baba”, Elif Kürleyen-“Zafer”, Emir Bağcı-“Şehit Cenazesi”, Erdal Yavuzak-“Bayrak”, Hakan Gümüş-“Hazine”, Hasan Uçar-“İyi ki Vardın Eren”, İbrahim Aysündü-“Özgürlüğün Sesi”, Kadir Tezel-“Balon”, Mehmet Yılmaz-“Türk Yıldızları”, Mehmet Aslan-“Pokut”, Mehmet Turan Döner-“Bayram Coşkusu”, Melih Sular-“Tören”, Muzaffer Murat İlhan-“Çay”, Ömer Şahin-“Al Bayrak”, Orhan Kartal-“Hallaç”, Özgür Hüseyinbaş-“Ataya Saygı”, Özgür Seçmen-“Bayrak”, Özkan Bilgin-“Bayrak Altında İftar”, Ragıp Sarı-“Bayrak ve Çocuk”, Salim Şimşek-“Şehitlere Saygı”, Seyit Konyalı- “Balıkçı”, Tuna Akçay-“Sisin Ardı”, Tuna Akçay-“Solo TÜRK”, Uğur Çimen-“Birliktelik”, Veli Dölek-“Bingöl”, Yalçin Çifçi-“Atam İzindeyiz”, Zühal Deniz Tetik-“Mutluluk”.
BAŞKAN SEZER’DEN SANATÇI VE JÜRİ ÜYELERİNE TEŞEKKÜR
Yarışmaya yoğun katılımın olduğunu söyleyerek tüm katılımcıları kutlayan Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, “Yarışmanın fotoğraf sanatında uzman isimlerinden oluşan jüri üyeleri; İFSAK Onur Üyesi (AFIAP) Nevzat Çakır’a, Fotoğraf Sanatçısı Özcan Taras’a, GFSD Y.K.B. (AFIAP) İsmail İkiz’e ve FOTOGEN (EFIAP) Zehra Soylu Çöplü’ye, dereceye giren ve katılan fotoğraf sanatçılarına can-ı gönülden teşekkür ederim. Gölcük’ün adının kültür ve sanatla duyurulması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Milas Belediyesi’nin “Çizginin Efendisi” Turhan Selçuk adına her yıl düzenlediği, bu yıl onikincisini organize ettiği Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması’nın şartnamesi açıklandı.
Milas Belediyesi’nin “Çizginin Efendisi” Turhan Selçuk adına her yıl düzenlediği, bu yıl onikincisini organize ettiği Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması’nın şartnamesi açıklandı.
Seçici Kurul Başkanlığını Eskişehir’in başarılı Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının yanı sıra, heykeltıraş, çizer gibi ünvanlara da sahip olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yapacağı Uluslar arası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması, Milas’ın dünya ölçeğindeki markaları arasında yer alıyor.
Karikatür Dünyasında ölümsüzlük kazanmış, büyük usta Turhan Selçuk’u gelecek nesillere tanıtmayı hedefleyen karikatür okulu, Turhan Selçuk Müzesi ve sanatçının adını taşıyan Açıkhava Park Kompleksi ile Milas, organizasyonun 2022 yılı hazırlıklarına başlamanın heyecanını yaşıyor.
Sanata ve kültüre verdiği önemli desteklerle tanınan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın on bir yıl önce başlattığı, 12. Uluslararası Turhan Selçuk Karikatür Yarışması için son katılım tarihi 30 Nisan 2022.
Yarışmaya katılan eserleri değerlendirecek olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen başkanlığındaki Seçici Kurul 12 Mayıs 2022 tarihinde toplanacaktır.
Yarışmaya katılım şartları şu şekilde açıklandı.
KONU: Serbest
KOŞULLAR:
1- Yarışma tüm çizerlere açıktır.
2- Yarışmaya gönderilen karikatürler daha önce yayınlanmış olabilir. Ancak başka bir yarışmada
ödül almamış olmalıdır.
3- Teknik serbesttir. Çizer yarışmaya en fazla 5 eserle katılabilir. Eserler orijinal ya da baskıya uygun
300 dpi ve jpg formatında olmak üzere e-posta ile de kabul edilebilir. Farklı formatlarda
gönderilen; açılmayan dosyalardan kurumumuz sorumlu değildir.
4- Gönderilecek karikatürlerin boyutu en fazla 30×40 cm. olmalıdır.
5- Katılımcılar, eserinin arkasına büyük harflerle adını, soyadını, adresini, e-postasını, ülkesini ve
telefon numarasını yazmalı; kısa bir özgeçmişini zarfın içine koymalıdır.
6- Karikatürler, 30 Nisan 2022 tarihine kadar aşağıdaki adrese gönderilmiş olmalıdır.
12. ULUSLARARASI TURHAN SELÇUK KARİKATÜR YARIŞMASI
Milas Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
48200 Milas-Muğla/TÜRKİYE
7- Yarışma sonuçları 18 Mayıs 2022 tarihinde açıklanacaktır.
8- Yarışmaya gönderilen karikatürler iade edilmeyecektir. Dereceye giren veya girmeyen karikatürler
kültürel amaçlı kullanılabilir, yayınlanabilirler. Yarışmaya katılanlar bu şartları kabul etmiş
sayılırlar. Eserler Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de saklanacaktır.
9- Jüri tarafından seçilmiş olan eserler sergilenecek ve albümde yer alacaktır.
10- Ödül töreni 14 Eylül 2022 tarihinde yapılacaktır. Aynı tarihte sergilenmeye değer görülen ve ödül
alan karikatürlerin sergi açılışı Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de gerçekleştirilecektir.
Sergi 01 Ekim 2022 tarihine kadar açık kalacaktır.
11- Özel Ödül kazananların konaklama ve yemek giderleri karşılanacaktır. Yol masrafları kendilerine
aittir. Yarışmada 1. 2. ve 3. olan yarışmacıların yol, konaklama ve yemek masrafları tarafımızdan
karşılanacaktır.
Yarışmanın seçici kurulu ise şu isimlerden oluşuyor;
SEÇİCİ KURUL
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı
Çizer-Seçici Kurul Başkanı
Muhammet Tokat – Milas Belediye Başkanı
Ruhan Selçuk
Kamil Masaracı – Çizer
İzel Rozental – Çizer
Zeynep Gargi – Çizer
Zehra Ömeroğlu – Çizer
Sevda Deniz Anıl – Çizer
Yoshiaki Yokota – Çizer / Japonya
Hayati Boyacıoğlu – Çizer / Almanya
Mehmet Nergiz – Eğitmen Ressam
Bülent Örkensoy – Koordinatör
ÖDÜLLER:
Birincilik Ödülü: 10.000.00₺
İkincilik Ödülü: 7.500.00 ₺
Üçüncülük Ödülü: 5.000.00 ₺
Diğer Özel Ödüller: Çeşitli kuruluşların, dernek, gazete, sanat dergileri, sendika, ajans ve kişilerin
koyacakları özel ödüller.
Not: 12 Mayıs 2022 tarihinde jüri toplantısı yapılacaktır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Edremit Belediyesi Aralık ayı olağan meclis toplantısı Belediye Başkanı Hasan Arslan başkanlığında yapıldı.
Edremit Belediyesi Aralık ayı olağan meclis toplantısı Belediye Başkanı Hasan Arslan başkanlığında yapıldı. 45 ana gündem, 4 ek gündem ve 2 önerge görüşülerek karara bağlandı.
Edremit Belediye Meclisi Aralık ayı olağan toplantısı Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan başkanlığında yapıldı. Meclis toplantısı başlamadan önce CHP Meclis üyesi Nerman Çelik söz alarak kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesi hakkında günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaptı. Ardından yeni göreve başlayan kadın meclis üyesi Ak Parti’li Seren Bilge Çınar’a görevinde başarılar diledi.
Edremit’in mahalle muhtarlarının da katıldığı toplantıda köy ve belde statüleri mahalleye dönüştürülen yerleşim birimlerine “kırsal mahalle” statüsü kazandırılmasıyla ilgili muhtarlara Büyükşehir Belediyesi uzmanları tarafından bilgi verildi. 2021 yılının son meclis toplantısında 45 ana gündem, 4 ek gündem ve 2 önerge görüşülerek karara bağlandı. Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, “Aldığımız tüm kararların Edremit’e ve Edremitlilere hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Giresun’da yaşanan doğa katliamına dikkat çeken Başkan Halil Arda, “Gaziemir’deki nükleer atıklar temizlenmeli, nükleer santral yapımından vazgeçilmeli, Kaz Dağları’ndaki, Karadeniz’deki doğamızı yok eden madencilik faaliyetleri durdurulmalıdır” dedi.
Giresun’da yaşanan doğa katliamına dikkat çeken Başkan Halil Arda, “Gaziemir’deki nükleer atıklar temizlenmeli, nükleer santral yapımından vazgeçilmeli, Kaz Dağları’ndaki, Karadeniz’deki doğamızı yok eden madencilik faaliyetleri durdurulmalıdır” dedi.
Gaziemir Emrez Mahallesi’ndeki İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen ve normal değerin 7 bin 291 katı oranında radyasyon yayan radyoaktif atıklar 14 yıldır temizlenmiyorken ülkenin dört bir yanından yeni çevre felaketi haberleri peşi sıra geliyor. Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde, 19 Kasım'da Nesko Madencilik A.Ş.’ye ait maden ocaklarında kullanılan siyanür ve diğer zehirli atıkların depolandığı havuzlar patladı. Patlamayla birlikte tesisin çevresinde bulunan akarsulara karışan zehirli atıklar, Giresun, Tokat, Sivas ve Samsun’a kadar geniş bir bölgeye yayıldı. Atıklar nedeniyle insanların ve tüm canlıların sağlığı; bölgede yaşayan insanların geçim kaynağı olan tatlı su balıkçılığı, hayvancılık ve tarım yok olma tehdidiyle karşı karşıya.
İzmir’in Çernobil’i bitmeden Giresun’un Çernobil’i
Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının bahçesinde gömülü atıklara dikkat çekmek ve sorunun çözümü için 3 ay süren Duran Adam eylemi yapan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, “Akarsularımız, denizlerimiz, ormanlarımız, tarım alanlarımız rant uğruna talan ediliyor. Türkiye’nin dört bir yanı çevre felaketleri ile sallanıyor. İzmir’in Çernobil’i bitmeden Giresun’un Çernobil’i patlak verdi. Nesko Madencilik A.Ş.’ye ait maden ocaklarında kullanılan atıkların depolandığı havuzlar patladı. Patlamayla birlikte derelerin sularına karışan zehirli atıklar, Kelkit Vadisi’ne ve Yeşilırmak Havzası’na akıyor. Giresun, Tokat, Sivas ve Samsun’a yayılan zehirli atıklar nedeniyle bölgede çok büyük bir çevre felaketi yaşanıyor. Çevre felaketi nedeniyle, bölgenin geçim kaynağı olan tatlı su balıkçılığı, hayvancılık ve tarım yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bir an önce harekete geçmeli, İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen Gaziemir’deki nükleer atıklar temizlenmeli, nükleer santral yapımından vazgeçilmeli, Kaz Dağları’ndaki, Karadeniz’deki doğamızı yok eden madencilik faaliyetleri durdurulmalıdır. Rant uğruna yaşam alanlarımızın, doğamızın yok edilmesine artık dur demeliyiz” diye konuştu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Çukurova Belediyesi her yıl yaptığı toplu açılış ve temel atma törenini bu yıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adana’ya geleceği 23 Aralık’ta yapmaya hazırlanıyor.
Çukurova Belediyesi her yıl yaptığı toplu açılış ve temel atma törenini bu yıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adana’ya geleceği 23 Aralık’ta yapmaya hazırlanıyor. Başkan Soner Çetin, “Genel Başkanımız 23 Aralık’ta Büyükşehir Belediyesinin bir açılışı için Adana’ya gelecek. Biz de aynı gün toplu açılışı genel başkanımızın katılımı ile yapmayı hedefliyoruz” dedi.
Her yıla bir toplu açılış ve temel atma töreni gerçekleştiren Çukurova Belediyesi 7’nci toplu açılış için hazırlıklara başladı.
Çukurova Belediyesi Meclisinin Aralık ayı oturumunda konuşan Başkan Soner Çetin, 7’nci toplu açılışı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımı ile yapmayı hedeflediklerini söyledi. Programının henüz netleşmediğini belirten Başkan Soner Çetin, “Her yıl bir toplu açılış ve toplu temel atma töreni yaptık. En son 6’ncı toplu açılış töreni yaptık. Bir süredir 7’nci toplu açılış hazırlığı yapıyoruz. 7’nci toplu açılış ve toplu temel atma törenini 23 Aralık’ta yapacağız. Sayın Genel Başkanımızla da bir görüşme yaptım. 23 Aralık’ta Büyükşehir Belediyesinin bir açılışı için Kozan’a gelecek. Biz de toplu açılış törenimizi Sayın Genel Başkanımızın katılımı ile gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Programın henüz kesinleşmediği ama bir aksilik olmazsa 23 Aralık’ta 7 buçuk yılda 7’nci toplu açılış töreni olacağını kaydeden Başkan Soner Çetin, “Bizim yol haritamız belli. Gün gün ne yapacağımızı planladık. Halka ne söz verdiysek yapacağız. 2022’de 8’nici, 2023te 9’uncu, 2024’te de 10’uncu toplu açılış törenini yapacağız. İnşallah alnımızın akıyla söz verdiğimiz her şeyi yerine getireceğiz Mart 2024’ten önce. 7’nci toplu açılış töreninde inşallah örnek projelerimizin açılışını gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.
AÇILIŞI YAPILACAK ESERLER
Adana Lezzetleri Çarşısı
Müslüm Baba Parkı
Mola Evi
Yüzüncü Yıl Emekli Dinlenme Evi
Karslı Kadın Sohbet ve Dayanışma Evi
Türkan Bebek Parkı
Belediyeevleri 12 Nolu Park
Yüzüncüyıl 19 Nolu Park
Huzurevleri 16 Nolu Park
Güzelyalı 9 Nolu Park
TEMELİ ATILACAK ESERLER
Yüzüncüyıl 2 Nolu Gülen Yüzler Semt Kreşi
Yurt Mahallesi Açık Semt Pazarı
Erdal İnönü Parkı
Madımak Parkı
3 Fidan Parkı
İbat Hüseyin Parkı
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündemi değerlendirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Cumhurbaşkanı konuştukça kur yükseliyor’
“Cumhurbaşkanı uçakta gazetecilere ‘kur manipülasyonu’ demiş. ‘DDK, bu işin arkasında kimlerin olduğu konusunda araştırma yapıyor. Buralardan kimler çıkacak, görme fırsatımız olacak’ demiş. Ben şimdiden söyleyeyim: Bu işin arkasından siz çıkacaksınız. DDK istediği kadar baksın. Araştıracaklar, bakacaklar; cumhurbaşkanı konuştukça kur yükseliyor.”
‘Bu bütçenin adı ‘faiz bütçesi’dir’
“Yıllarca 50 milyar TL mertebesinde giden faiz ödemeleri bu yılki bütçede 180 milyar; 2022 bütçesinde 240 milyar olarak yazılmış durumda. Bundan da fazla olacak. Sözde düşük faiz politikası izleyen kötü yönetim, hazine borçlanma faizlerini daha geçtiğimiz eylül ayına göre tam 5 puandan fazla artırdı. Merkez Bankası dün bankalara ortalama yüzde 16 faizle borç para verdi. Aynı gün, aynı ülkenin hazinesi bankalara 3 milyar 300 milyonluk borçlanma ihalesi yaptı ve ihaleye katılan bankalara borçlanırken yüzde 22,70 faiz ödedi. Bu mu yönetmek? Bu bütçenin adı faiz bütçesidir.”
‘Bu bütçede çiftçi yok, kadın yok, hiçbir şey yok’
“Kamu özel iş birliğinin bütçedeki ödeneğine bakıyoruz, 42,5 milyar ama kurdaki artış sebebiyle 60 küsurlara çıkacak. Bütün tarım destekleri, yap-işlet-devretlere ödenecek rakamın yarısı dahi değil. Sanayinin geliştirilmesi için destek teşvik bütçesi 20 milyar. Deprem hazırlığı, afet yönetimi hepsi 4 milyar. Kadının güçlendirilmesi 943 milyon. Gençlik programı 876 milyon. İnsan hakları bütçesi 83 milyon. Bütçede ekonomik modeli görüyorsunuz. Çiftçi yok, sanayici yok, kültür yok, afet yönetimi yok, kadın yok, gençlik yok, hiçbir şey yok.”
‘Çatışmayla koltuğunuza sarılmayı artık bırakın’
“Sayın Erdoğan, stokçu dedikleriniz, sizin hatalı politikalarınız, kötü yönetiminiz yüzünde fiyat istikrarının kalmadığı bir ülkede, neyi kaçtan satacağını bilemeyen gariban esnaf. Sizin stokçu dedikleriniz bugün sattığı malı yarın sattığından da pahalıya alan ve her gün zarar eden bakkal, manav, kırtasiyeci, çamaşırcı, çorapçı… Yeter artık, vatandaşları birbirine düşürmeyin. Çatışmayla, ayrıştırmayla, kutuplaştırmayla koltuğunuza sarılmayı da artık bırakın.”
‘İktidar bindi bir alamete, gidiyor kıyamete’
“Hükûmet, son günlerde ekonomide ‘Çin modeli’ diye bir şey uydurdu. Ortada planlanmış, üzerinde çalışılmış bir model falan yok. Bugünkü iktidar bindi bir alamete, gidiyor kıyamete. Yalnız kendini sürüklese neyse de 84 milyonluk ülkenin her bir ferdini, hatta doğmamış çocuklarımızı dahi peşinden sürüklüyor. Ortada, adını ‘model’ olarak koydukları, sadece bir başarısızlık hikayesi var.”
‘Senelerce dünyada ‘Türkiye modeli’ konuşuldu’
“Ekonomide senelerce dünyada ‘Türkiye modeli’ konuşuldu. Herkesin öykünerek baktığı, ‘Bize ders verin’ dediği modeli biz yazmıştık. Bize ‘ilham kaynağı, model ülke’ diyorlardı. Her bir vatandaşımızın refah seviyesini arttırdığımız, demokratik standartları yükselttiğimiz, Avrupa Birliği hedefinde ilerlediğimiz ve bununla beraber büyüttüğümüz ekonomi modelini yazmıştık.”
‘Türkiye’ye Çin malı ekonomi giydiremezsiniz’
“Türkiye’yi bu başarılı yoldan saptırmaları ibretlik konudur. Rotayı ben çiziyorum diyen Perinçek’in hayallerinin iktidarı oldular. Model dediğiniz buysa batsın o model. Sayın Erdoğan; Türkiye’ye Çin malı ekonomi giydiremezsiniz. Bu ülke sizin dar kalıplarınızın esiri olmayacak kadar köklü bir demokrasi bilincine sahip.”
‘Yönetimin Perinçek’e teslim edilmesine 84 milyonun onayı var mı?’
“Onca sene hak, adalet diye vatandaşın karşısına çıkan Sayın Erdoğan, siyasi kariyerinin finalinde, 28 Şubatçı Perinçek'in dergisine konuşmalarıyla baş yazı olarak konuk oldu. Erdoğan nerede, kimin arkasında görün. İbretlik. Derginin editörleri girişte ‘Vatan Partisi önderliğinde bilmem ne sürecine girdik’ diyor. Bu önderlikten AK Parti’ye oy vermiş vatandaşlarımızın haberi var mı? Yönetimin, girdiği seçimde sadece 98 bin vatandaşımızdan oy alan Perinçek’e teslim edilmesine geri kalan 84 milyonun onayı var mı?”
‘Bu model bir rejim tercihidir’
“Eğer bir modelden bahsedeceksek, bu sadece ekonomi politikalarından ibaret değildir. Bu bir rejim tercihidir. Böyle bir büyüme modelinde, hiçbir hak hukuk tanımadan çalıştırılan işçilerin acısı vardır.”
‘Sayın Erdoğan’dan Uygur Türklerine yapılan zulme dair cümle duydunuz mu?’
“Lafa gelince ‘ezilenlerin gür sesi, suskun dünyanın hür sesi’ Sayın Erdoğan’dan, Uygur Türklerine yapılan zulme dair son yıllarda bir cümle duydunuz mu? Dünyadaki en ağır insan hakları ihlallerinden birine karşı Erdoğan görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Van Büyükşehir Belediyesi, Saray İlçesinin Bakışık Mahallesinde yaşanan hayvan içme suyu sorununu yaptığı sondaj çalışması ile giderdi.
Van Büyükşehir Belediyesi, Saray İlçesinin Bakışık Mahallesinde yaşanan hayvan içme suyu sorununu yaptığı sondaj çalışması ile giderdi.
Tarım ve hayvancılık alanında yaptığı çalışmalara çiftçilere can suyu olan Van Büyükşehir Belediyesi, güneş enerji sistemli hayvan içme suyu tesislerinin kurulumuna devam ediyor. Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DAP) ile yapılan işbirliği çerçevesinde Saray’ın Bakışık Mahallesinde hayvan içme suyu sıkıntısı çözüldü. Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı ekiplerince yapılan sondaj çalışmasında suya ulaşılan bölgede yaşanan elektrik sıkıntısı da kurulan güneş enerji panelleri sayesinde giderildi.
Projeyi incelemek üzere bölgeye giden Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Fatih Çelikel, Saray Kaymakamı Yunus Ataman ve Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Yusuf Altun, sıvatlara ilk suyu verdi.
Bölgede bulunan 15 bin hayvanın su ihtiyacını karşılayacak olan tesis ile tarım ve hayvancılığı geliştirmeyi hedeflediklerini ifade eden Genel Sekreter Mehmet Fatih Çelikel, bu tip projelerle vatandaşlara destek verme adına çalışmalarını yürüttüklerini ifade etti.
Genel Sekreter Çelikel, ‘‘140 metreden çıkarttığımız suyu 70 metre uzunluğundaki sıvatlarımıza aktaracağız. Yine projemiz kapsamında sıvat çevresine 5 dönümlük alanı da çevirerek ağaçlandırdık. Temennimiz de o ki yöre halkı projeyi sahiplensin. DAP ortaklığıyla yürüttüğümüz projede vatandaşlarımızın yaylada uzağa gitmeden daha yakında suya kavuşacaklar. Önümüzdeki sene de farklı ilçe ve mahallelerde de çalışmalarımız sürecek. Proje maliyetimizde 800 bin liranın üzerinde bir yatırım. Bu sene yine DAP’a 26 proje sunduk. Önümüzdeki sene bu 26 projemizi de hayata geçireceğiz. Önümüzdeki sene daha güçlü bir şekilde arazi yollarımız, kanallar, gölet yapımları gibi birçok alanda desteklerimiz sunacak. Yöremize hayırlı uğurlu olsun ’’ dedi.
Mahalle Muhtarı Hanifi Sonsuz ise daha önce hayvanların su için köye gelip sonra tekrar yaylaya çıktıklarını vurgulayıp, çok sıkıntı yaşadıklarını belirterek emeği geçenlere teşekkür etti.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
BAŞKAN FİLİZ CERİTOĞLU SENGEL: BUĞDAYIMIZI KENDİMİZ ÜRETİYORUZ, EKMEĞİMİZİ VATANDAŞIMIZLA BÖLÜŞÜYORUZ Efes Selçuk Belediyesi ekmeğini vatandaşla bölüşüyor.
BAŞKAN FİLİZ CERİTOĞLU SENGEL: BUĞDAYIMIZI KENDİMİZ ÜRETİYORUZ, EKMEĞİMİZİ VATANDAŞIMIZLA BÖLÜŞÜYORUZ
Efes Selçuk Belediyesi ekmeğini vatandaşla bölüşüyor. Belediyeye ait arazilerde yetiştirilen buğdaylardan elde edilen unlardan Efes Selçuk Belediyesi tarafından kentteki fırınlara yaptırılan ekmekler Tek Nokta Hizmet Birimi aracılığıyla vatandaşlara dağıtılıyor.
Tarımsal kalkınmaya, üretime her daim önem veren Efes Selçuk Belediye Başkanı Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, önemli bir farkındalığa daha imza atıyor. Gıda fiyatlarının yükseldiği bir dönemde Efes Selçuk Belediyesi, temel gıda maddesi olan ekmeği vatandaşların sofrasına getiriyor.
Tarladan sofraya Efes Selçuk Belediyesi tarafından üretilen ekmekleri vatandaşlarla paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirten Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Belediyemize ait olan arsalara geçen sene itibariyle buğday ekimlerimizi gerçekleştirmiştik. O buğdaydan elde ettiğimiz unları tam da ekmek fiyatları artmışken ve insanların gerçek olarak ekonomik zorluklar yaşadıkları anda ekmeğe çevirdik. Buğdaylarımız önce un sonra ekmek oldu. Şimdi de halkla birlikte ekmeğimizi bölüşüyoruz” dedi.
Vatandaşlar da ekmek dağıtımından duydukları memnuniyeti dile getirirken, Başkan Sengel’e teşekkür ettiler.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Güçlü teknolojik altyapıya ve uzman yazılımcı kadrosuna sahip sahibinden, “dev.
Güçlü teknolojik altyapıya ve uzman yazılımcı kadrosuna sahip sahibinden, “dev.akademi Kariyer Geliştirme Programı” ile başarılı genç yazılımcıları bir araya getirerek yeteneklerini geliştirmelerine olanak sağlıyor. dev.akademi üniversitelerin 4. sınıf öğrencilerine ve 6 ayı aşmayan iş tecrübesine sahip yeni mezunlara, yazılım sektörüne adım atabilmeleri adına önemli deneyim fırsatı sunuyor. Bu yıl 5. kez düzenlenecek ve çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek programda, genç yetenekler tarafından geliştirilen yazılım projeleri kıyasıya yarışacak.
Kariyerine yazılım alanında yön vermek isteyen genç yetenekler, dev.akademi’ye 21 Aralık tarihine kadar devakademi.sahibinden.com sitesi üzerinden başvuruda bulunabilecek. Başvuru sonrası yapılacak değerlendirmeyle 50 genç yetenek, Yazılım Maratonu’nda kendilerine verilen projeyi kodlayarak yeteneklerini ortaya koyma şansı kazanacak.
Genç yazılımcılar arasında düzenlenecek yarışmada birinci 20.000 TL, ikinci 15.000 TL, üçüncü 10.000 TL, dördüncü ve beşinci ise Jüri Özel Ödülü kazanacak. Katılımcılar arasından ilk 10’a giren yazılımcılar ise sahibinden.com’da çalışma imkanı elde edecek.
Dijital çağın uzmanlarını yetiştiriyoruz
sahibinden.com Ar-Ge Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Akif Arsoy: “Beşinci yılına girdiğimiz dev.akademi programı ile genç ve kendine güvenen yazılımcılara fırsatlar sunarak yazılım dünyasına kazandırmaya devam ediyoruz. Teknoloji üretiminde ana unsurun yetişmiş insan gücü olduğuna duyduğumuz inanç ve gençlerimizin bu alana yönelerek geleceğin mesleklerinde görev alması bizim için büyük gurur kaynağı. dev.akademi Kariyer Geliştirme Programı’yla dijital çağın uzmanlarını yetiştirmeye ve yazılım alanında genç yetenekleri sektöre kazandırmaya devam edeceğiz” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Samsung Electronics, World Benchmarking Alliance (WBA) tarafından gerçekleştirilen 2021 yılı Dijital Katılım Göstergesi Listesi’nde 150 şirket arasında dördüncü sırada yer aldı.
Samsung Electronics, World Benchmarking Alliance (WBA) tarafından gerçekleştirilen 2021 yılı Dijital Katılım Göstergesi Listesi’nde 150 şirket arasında dördüncü sırada yer aldı.
World Benchmarking Alliance (WBA) tarafından gerçekleştirilen Dijital Katılım Göstergesi Listesi’nde 2020 yılında onuncu sırada yer alan Samsung, dijital sorumluluk konusunda gösterdiği tutarlı ve çok yönlü çabalarıyla bu yıl dördüncü sıraya yükseldi. Samsung yapay zekâ (AI) etik ilkelerini ortaya koyduğu için dijital sorumluluk konusundaki çabalarıyla listede övgüye değer görüldü. Teknoloji geliştirmede sosyal ve etik sorumluluğu vurgulamaya önem veren Samsung, uygulamaya koymak üzere yapay zekâ alanında etik ilkeler belirledi.
Ürünlerini daha erişilebilir kılmak için çalışan Samsung, tüm kullanıcılar için kullanımı kolaylaştıran teknolojilerle ürünlerini zenginleştiriyor. Samsung'un renk körlüğü (CVD) yaşayan kullanıcılar için renk ayarlamaları yapan, Samsung TV'lerdeki renk optimizasyonu sayesinde bu kullanıcılara daha iyi bir izleme deneyimi sunan SeeColors uygulaması WBA tarafından övgüye değer bulundu.
Samsung'un startup girişim ekosistemini desteklemek için Kore'de geliştirdiği C-lab Outside programı, ortaya koyduğu toplumsal katkıyla öne çıkarken, şirketin dijital eğitime verdiği kararlı destek de övgüye layık görüldü. Samsung, “Küresel Kurumsal Vatandaşlık” vizyonuyla, gençlerin eğitimine ve sürdürülebilir gelişimine katkı sunan bir büyümeye odaklanarak topluma katkı sağlayan faaliyetlerine gelecekte de devam edecek. Şirket aynı zamanda gelecekte teknoloji alanında iş fırsatları yaratmak amacıyla dünyanın her yerinde sürdürdüğü “Samsung İnovasyon Kampüsü (SIC)” Kurumsal Vatandaşlık Programı’nı da yürütmeye devam ediyor.
BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmada özel sektörün sunacağı katkıyı yönlendirmek üzere 200'ün üzerinde küresel, bölgesel ve yerel kuruluşun oluşturduğu bir ittifak olan WBA; şirketleri insan hakları, çevre ve dijital katılım gibi yedi ana kategori üzerinden değerlendiriyor. WBA, şirketlerin teknolojiye erişimini iyileştirme, dijital becerileri geliştirme, güvenilir kullanımı teşvik etme ve hem açık hem de etik açıdan doğru inovasyonlara imza atma konusunda kaydettiği ilerlemeleri değerlendiren Dijital Katılım Göstergesi’ni ilk olarak geçen yıl gerçekleştirmişti.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Game Factory iş birliğiyle Türk oyun sektöründeki kamu destekli ilk kuluçka merkezi OGEM (Oyun Geliştirme Merkezi) hayata geçti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Game Factory iş birliğiyle Türk oyun sektöründeki kamu destekli ilk kuluçka merkezi OGEM (Oyun Geliştirme Merkezi) hayata geçti. Oyun stüdyolarını globale taşımayı hedefleyen OGEM; oyun geliştiricilere teknik ekipmandan pazarlamaya, ofis desteğinden mentorluklara kadar çeşitli fırsatlar sunacak.
“Türk oyun sektöründen daha fazla unicorn çıkmasına katkıda bulunacağız”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, genç girişimcilere daha fazla destek olabilmek adına girişim kuluçkası alanında en başarılı firmalardan olan Game Factory partnerliğinde OGEM’i kurduklarını söyledi.
“Son birkaç yılda oyun sektörü müthiş bir gelişme gösterdi. Mobil oyunların da etkisiyle adeta kartopu etkisiyle büyüyen sektör, ülkemizde de hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. Yerli oyun şirketlerimizin başarıları hepimizi gururlandırdı. Bunun üzerine özellikle genç girişimcilere daha fazla destek olabilmek hedefiyle girişim kuluçkası ve eğitimi alanında en başarılı firmalardan olan Game Factory partnerliğinde İBB Oyun Geliştirme Merkezi OGEM’i kurduk. Burada beklentimiz Türkiye oyun sektöründen daha fazla yıldız, daha fazla unicorn çıkmasına katkıda bulunmak. Gençlerimizin hayallerine bir adım daha yaklaşabilmelerini sağlamak.”
“Oyun sektörünün gelişmesinde İstanbul’un lokomotif rol oynayacağını düşünüyoruz”
İmamoğlu, OGEM sayesinde Türkiye’yi oyun sektörünün ana merkezlerinden biri yapmak istediklerinin altını çizdi.
“Buradaki ana amacımız Türkiye’yi oyun sektörünün ana merkezlerinden biri yapmak, OGEM bünyesindeki stüdyolara onlarca kapı açabilmek. İstanbul’da başlayan bu yolculuğun ülkemize yayılacağını, Türkiye’de çoğu sektörde olduğu gibi oyun sektörünün gelişmesinde de İstanbul’un lokomotif rol oynayacağını düşünüyoruz.”
“Oyun sektörünün büyümesi için kamu iştirakleri ciddi önem taşıyor”
Oyun geliştiricilere özel kuluçka merkezi Game Factory’nin CEO’su Efe Küçük, oyun sektörünün gelişimi için kamu iş birliklerinin ve bölgesel desteklerin önemine dikkat çekti.
“Hızlı bir şekilde büyüyen oyun sektöründe kamu ve kamu iştiraklerinin aldığı bölgesel aksiyonlar çok ciddi bir önem taşıyor. Kalkınma ve sektör gelişimi hepimizin konuştuğu ortak konulardan birisi. İBB’nin OGEM için verdiği destek ve vizyonlu iş birliği ile artık Game Factory olarak çok daha fazla girişimciye erişebilecek ve destek verebileceğiz.”
Oyun geliştiriciler Haliç’in kıyısında buluşacak
OGEM’e seçilen ekipler, 12 ay sürecek olan kuluçka destekleri kapsamında Haliç manzaralı fiziksel ofis imkanına sahip olacak. İstanbul’u Avrupa’nın oyun başkenti yapmayı hedefleyen İBB, OGEM sayesinde oyun geliştiricilerin bir arada olduğu ve birbirleriyle deneyimlerini paylaşabilecekleri bir ekosistem oluşturacak.
Türk geliştiriciler, yeni nesil ekipmanlarla dünya standartlarını yakalayacak
Yüksek bütçeli oyunlarda kullanılan mocap (hareket yakalama) gibi teknolojiler, OGEM’de oyun geliştiricilerin kullanımına sunulacak. Ayrıca ekipler tamamen işlerine odaklanabilsinler diye ihtiyaç duyacakları bilgisayar gibi ekipmanlar da tahsis edilecek. Böylelikle geliştiriciler, herhangi bir teknik sorun ve bütçe problemi yaşamadan hayalleri için çabalayacak.
Sektör profesyonelleri OGEM’de eğitim verecek
Google, Game Factory, Funmoth Games, Masomo, Bahçeşehir Üniversitesi, WePlay gibi kurumlar tarafından OGEM ekiplerine özel eğitimler verilecek. Yazılımdan tasarıma, ürün yönetiminden topluluk yönetimine, yatırımcı ilişkilerinden finansmana kadar geniş bir yelpazede eğitimlerin verileceği OGEM’de; oyun geliştiriciler nitelikli bir eğitim alma fırsatına sahip olacak.
Alanında uzman mentorlar, oyun geliştiricileriyle bir araya gelecek
Oyun geliştiriciler; yazılım, tasarım, pazarlama, iletişim, strateji, ekip yönetimi gibi ihtiyaç duydukları her alanda Game Factory’nin mentorları sayesinde sorunlarını çözüme ulaştıracak. Ayrıca Avrupa’nın oyun başkenti konumuna gelmeyi hedefleyen OGEM’de, düzenli olarak sektörel buluşmalar ve etkinlikler de gerçekleştirilecek.
Türk oyun geliştiriciler, oyunlarını dünyayla paylaşacak
Oyunların üretilebilmesi için ihtiyaç duyulan tüm destekleri sağlayacak olan OGEM, oyunların yayınlanma sürecinde de ekiplerin yanında olacak. Yüksek reklam bütçeleriyle birlikte yayınlanacak olan oyunlar sayesinde ekipler işlerini ticarileştirecek ve oyunlarından gelir elde edecek.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Aralık ayı için DLSS özellikli oyunlar listesinde bulunan ICARUS, Diablo 2: Resurrected ve Chorus'un arasına Horizon Zero Dawn ve Lemnis Gate de katılıyor.
Aralık ayı için DLSS özellikli oyunlar listesinde bulunan ICARUS, Diablo 2: Resurrected ve Chorus'un arasına Horizon Zero Dawn ve Lemnis Gate de katılıyor. NVIDIA DLSS'yi destekleyen oyunların ve uygulamaların sayısı artık 140’ı geçti. Ayrıca Sony, God of War için oyunun bilgisayar sürümüne özel olarak yer alan teknolojiler için bir fragman ve önerilen özellikler listesini yayınladı.
GeForce oyuncularına Horizon Zero Dawn için 50'ye varan DLSS performans yükseltmesi
Guerilla Games, Horizon Zero Dawn Complete Edition oyununa, bugün gelecek bir yamayla birlikte NVIDIA DLSS teknolojisini ekliyor. Horizon Zero Dawn’da DLSS etkinleştirildiğinde oyun içi performansta mükemmel görüntü kalitesini korunarak 50'ye varan bir artış elde ediliyor. DLSS sayesinde elde edilen performansla GeForce RTX 3060 ve üzeri tüm NVIDIA ekran kartları, kusursuz bir Horizon Zero Dawn deneyimi için 4K çözünürlükte 60 FPS’yi geçiyor.
Guerrilla tarafından geliştirilen ve Sony Interactive Entertainment tarafından yayınlanan Horizon Zero Dawn, aldığı sayısız ödülün yanı sıra PC’de 700.000'den fazla sattı.
God of War'ın yeni PC özellikleri fragmanı ve önerilen özellikler
Sony Interactive Entertainment ve Santa Monica Studio, bugün PC'de God of War için sistem gereksinimleriyle birlikte yeni görüntülere sahip yeni bir PC özellikleri fragmanını duyurdu. God of War, DLSS ve NVIDIA Reflex özelliklerine sahip olacak.
Daha fazla DLSS oyunu
Deep Silver'ın şu anda PC'de bulunan yeni bilim kurgu aksiyon-macera oyunu Chorus, NVIDIA DLSS ve gerçekçi ışın izlemeli yansımalarla geliştirildi ve GeForce RTX oyuncularına kusursuz bir deneyim sunuyor. Etkinleştirildiğinde, NVIDIA DLSS performansı 45'e kadar artırıyor.
14 Aralık'ta Lemnis Gate, NVIDIA DLSS desteğiyle geliştirilerek kare hızlarını 2 kata kadar artıracak. Ratloop Games'in oyunu Lemnis Gate, savaşın bir zaman döngüsünde birden fazla dönüşte gerçekleştiği ve oyuncuların başarılı olmak için birkaç hamle ilerisini düşünmesini gerektiren benzersiz bir sıra tabanlı strateji FPS'si.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Fenerbahçe Spor Kulübü, 1907 Fenerbahçe Derneği ve HYPE Sports Innovation iş birliğinde hayata geçen ‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’ Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleşti.
Fenerbahçe Spor Kulübü, 1907 Fenerbahçe Derneği ve HYPE Sports Innovation iş birliğinde hayata geçen ‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’ Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleşti.
Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Sekreteri Burak Çağlan Kızılhan, 1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Perahya ve online olarak HYPE Sports Innovation COO’su Zvika Popper’ın katıldığı etkinliğin moderatörlüğünü ise milli basketbolcu Sinan Güler üstlendi. Etkinlikte Uniqqene’ten Yasemin Ük, ReSpo Vision’dan Mateusz Dluzniwski ve MixZone’dan Nadav Sofer ilk üçe girdi.
10 adet yerli ve yabancı startup’ın değerlendirildiği ‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’nı Fenerbahçe Spor Kulübü yönetim kurulu üyeleri de yakından takip etti. İlk 3’e giren projelere, Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından pilot uygulamaya şansı sunulacak.
Sporda inovasyon yapmaya ve bölgedeki spor teknolojisi startup’larının sahip olduğu potansiyeli en üst düzeye çıkarmaya odaklanan 1907 Fenerbahçe Derneği, Fenerbahçe Spor Kulübü ve dünyanın en büyük küresel spor inovasyonu ekosistemi olan HYPE Sports Innovation iş birliğinde hayata geçen ‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’ Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleşti.
Türkiye’de spor inovasyonu kültürünün geliştirilmesi adına en büyük adımlardan biri olacak ‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’ Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Sekreteri Burak Çağlan Kızılhan, 1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Perahya ve online olarak HYPE Sports Innovation COO’su Zvika Popper’ın katılımı ve milli basketbolcu Sinan Güler’in moderatörlüğünde gerçekleşti.
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetim kurulu üyelerinin de yakından takip ettiği programda yerli ve yabancı 10 adet startup projesi değerlendirildi. Etkinlikte Uniqqene’ten Yasemin Ük, ReSpo Vision’dan Mateusz Dluzniwski ve MixZone’dan Nadav Sofer ilk üçe girdi. Programda dereceye giren projelere Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından pilot uygulama şansı sunulacak.
‘Spor İnovasyon Hızlandırıcı Programı’nda konuşan Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Sekreteri Burak Çağlan Kızılhan, “Tüm dünyada hızla gelişen spor sektörüne girebilmek için ilk günden global olmayı hedefleyecek girişimci adaylarına önemli bir fırsat sağlayacak bu programa hem ev sahibi olarak hem de bu işin partnerlerinden biri olarak destek vermekten dolayı oldukça mutluyuz. Türkiye’de, spor teknolojilerini yenilikçi bakış açıları ile geliştirebilmek, bu alanda projelerini geliştirmek isteyen girişimcilere destek olabilmek, girişimcilerimizi en doğru şekilde yönlendirebilmek ve bu projeleri hayata geçirebilmek en büyük hedeflerimizden. Çeşitli sektörlerden spor alanında inovatif çözümler sunan 10 yerli ve yabancı startup’ın projelerini dinleme şansı yakaladık. Burada ilk 3’e giren girişimlere, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün olanaklarından faydalanma ve projeyi pilot olarak uygulama fırsatı sunacağız” dedi.
1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Perahya ise, “Genç nüfusu ve dinamik yapısıyla her alanda dünyaya hızla entegre olan ülkemizin, adını spor alanında da hak ettiği şekilde duyurmasının, ancak kuvvetli kurumsal yapılar ve güçlü işbirlikleriyle mümkün olacağına inanıyoruz. Bu bakış açısıyla hayata geçirdiğimiz iş birliğinin Fenerbahçe Spor Kulübü’nin de katılımıyla tüm Türk sporuna en üst seviyede hizmet vereceğini açıklamaktan büyük gurur duyuyoruz. Burada birinci olan projenin geliştirilmesi ve ilgili federasyonların kabulüyle uygulamaya konulması, ülkemiz ve kulübümüz adına oldukça önemli bir prestij sağlayacak” şeklinde konuştu.
Konuyla ilgili yorumunda HYPE Sports Innovation COO’su Zvika Popper, “Fenerbahçe Spor Kulübü ve 1907 Fenerbahçe gibi iki prestijli ve güçlü oluşumla bu projeyi hayata geçirmek bizim için bir onur. HYPE Sports Innovation, dünya çapında 10 tane SPIN Accelerators® programının oluşturduğu ağı yöneten global bir şirket. Buna ek olarak şirket, spor federasyonları ve markalarıyla çeşitli etkinlikler düzenleyerek onlara binlerce spor startup’ıyla iletişim kurma imkânı sağlıyor. Şirketin faaliyetleri sayesinde dünyanın önde gelen çeşitli spor sektörlerinde inovasyon yatırımı ve uygulamaları hız kazanıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü ve 1907 Fenerbahçe ile birlikte Türkiye'de yürüttüğümüz bu programdan önemli projeler çıkacağını ve doğru yatırımlarla beraber bu başarı öyküsünün tüm dünyadan duyulacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Normal şartlarda havadaki kirleticilerin, hava hareketleriyle bir bölgeden diğerine taşındığını belirten uzmanlar, havada asılı kalan sis tabakasının kirleticilerin sisli bölgeye yapışarak farklı bölgelere taşınmasını bir miktar engellediğine dikkat çekiyor.
Normal şartlarda havadaki kirleticilerin, hava hareketleriyle bir bölgeden diğerine taşındığını belirten uzmanlar, havada asılı kalan sis tabakasının kirleticilerin sisli bölgeye yapışarak farklı bölgelere taşınmasını bir miktar engellediğine dikkat çekiyor. Bu durumda sisin yoğun olduğu bölgelerdeki havanın, sisin olmadığı döneme göre daha kirli olduğunu kaydeden uzmanlar, bu dönemlerde özellikle solunum ve kalp rahatsızlığı olan kişilerin dikkatli olması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sisin virüs ve bakteriler için de bir tutunma yüzeyi oluşturduğunu vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) Çevre Sağlığı Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, hava kirliliği ve nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hava kirliliği, havanın doğal halinden uzaklaşması durumudur
Havanın içerisinde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan oksijenin bulunduğu gaz karışımı olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Bu karışım içerisinde yer alan gazların neler olduğu ve bunların hangi oranlarda bulunduğu hayati bir öneme sahiptir. Çünkü dünya içerisinde yer alan tüm canlılar ister karada yaşasın ister suda bu gaz karışım oranına adapte olmuştur. İşte bu gaz karışımında olmayan bir gazın havada bulunmasına ya da hâlihazırda havada bulunan bir gazın oranının değişmesine hava kirliliği adını veriyoruz. Tabii ki hava kirliliği sadece gazlarla alakalı bir kavram değil. Havada bulunan partikül halindeki katı maddeler yani tozlar ile sıvılar da hava kirliliğine dahil edilebilir. Kısacası hava kirliliği havanın doğal halinden uzaklaşması durumudur diyebiliriz.” diye konuştu.
Hava kirliliği çevre sağlığını olumsuz etkilemektedir
Solunumun en temel ve en sık gerçekleştirdiğimiz fizyolojik faaliyet olmasının, hava kirliliğini diğer çevresel kirlilik türlerinden bir adım öne çıkardığını kaydeden Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Solunum seçimli yapılacak bir aktivite olmadığı için havanın kirli olduğu bir bölgede yaşayan tüm canlılar bu kirlilikten doğrudan etkileniyor. Yemeği ya da suyu sağlıksız bulduğumuzda ya da beğenmediğimizde tüketmeyebiliyoruz. Ancak solunumu devam ettirmeye mecburuz.” diye konuştu.
Kirli hava bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir
Kirli bir havayı uzun süre solumanın alerjik reaksiyonlardan kalp hastalıklarına, inmeden akciğer kanserine kadar pek çok farklı rahatsızlığa sebep olabidiğini ifade eden Adiller, şunları söyledi:
“Elbette hava kirliliği doğrudan akciğer kanseri yapar demek doğru bir yaklaşım değildir. Ancak genetik yatkınlığı olan kişilerde tetikleyici unsur olma ihtimali oldukça yüksektir. Uzun yıllar boyunca solunan hava içerisinde yer alan bazı kirleticiler insan vücudundaki doku ve organlarda birikerek kronik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Dünya genelinde yapılan detaylı araştırmalar pek çok rahatsızlığın altında yatan sebeplerden birinin de hava kirliliği olduğunu göstermektedir.”
Ekosistemdeki her canlı etkileniyor
Çevre açısından bakıldığında hava kirliliğinin pek çok olumsuz süreci beraberinde getirdiğine dikkat çeken Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Hava tüm canlıların temel ihtiyacı ve tüm çevresel öğelerle temas halinde olduğundan ekosistem ve içerisinde yaşayan tüm canlıları doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Örneğin hava kirliliği sonucunda meydana gelen asit yağmurları canlılar üzerindeki doğrudan etkilerinin yanı sıra su kaynaklarını ve besinlerin kaynağı olan toprağı etkilemektedir. Asit yağmurları sonucunda kirlenen su kaynakları canlıları doğrudan su tüketimleriyle etkilediği gibi toprakta yetişen bitkileri etkileyerek besin güvenliğini riske atmaktadır. Her ne kadar ortaya konan raporlar özellikle gelişmiş ülkelerdeki hava kirliliği ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin ve hastalıkların sayısının azaldığını gösterse de hava kirliliğine karşı daha ciddi önlemlerin alınması ve daha radikal politikaların kabul görmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
Kirli havada sis, olumsuz etkileri artırıyor
Sisin temelde havadaki sıcaklık farklarına bağlı olarak gelişen meteorolojik bir olay olduğunu, hava kirliliğinin sise sebep olduğunu söylemenin doğru olmayacağını belirten Ahmet Adiller, “Ancak sisin oluştuğu bölgenin hava kalitesi sağlık açısından oldukça önemlidir. Sis oluşan havanın kalitesi düşükse yani kirli bir havada sis oluşuyorsa, sis hava kirliliğinin olumsuz etkilerini ciddi miktarda arttırmaktadır.” dedi.
Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Normal şartlarda havadaki kirleticiler hava hareketleriyle bir bölgeden diğerine taşınırken, havada asılı kalan sis tabakası kirleticilerin sisli bölgeye tabiri caizse yapışarak farklı bölgelere taşınmasını bir miktar engeller. Bu durumda sisin yoğun olduğu bölgelerdeki hava, sisin olmadığı döneme göre daha kirli olur. Bu dönemlerde özellikle solunum ve kalp rahatsızlığı olan kişilerin dikkatli olması gerekmektedir.” uyarısında bulundu.
Sis Covid-19 riskini artırıyor
Ahmet Adiller, “Sis ayrıca virüsler ve bakteriler için de bir tutunma yüzeyi oluşturduğundan pandemi sürecinde Covid-19 riskini de arttırmaktadır. Virüsler ve bakteriler sisli havada normalde kaldıklarından daha uzun süre asılı kalabildikleri için bulaşma riski de artmaktadır.” dedi.
Hava kirliliğine insanın katkısı çok büyük
Hava kirliliğinin doğal ya da antropojenik denilen insan kaynaklı olabileceğini ifade eden Adiller, “Günümüzde doğal hava kirliliği, insan kaynaklı hava kirliliği yanında ihmal edilebilecek seviyededir. Özellikle sanayi devrimi ile birlikte giderek artan enerji ve hammadde ihtiyacı bizi bugüne getirmiştir diyebiliriz. Isınma ya da enerji kaynaklı fosil yakıt kullanımı, sanayide hava kirliliği kontrol sistemlerinin verimli bir şekilde kullanılamaması hava kirliliğinin en temel sebepleridir.”dedi.
Bireysel ve kitlesel önlemler alınmalıdır
Hava kirliliğini önlemede bireysel önlemlerin yanı sıra kitlesel önlemlerin de etkili olacağını kaydeden Adiller, tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Günümüzdeki yaşam koşullarımızı olumsuz etkileyen hava kirliliğine hepimiz az ya da çok katkıda bulunuyoruz. Kullandığımız araçlar, kullandığımız yakıtlar ya da satın aldığımız herhangi bir ürün hava kirliliğine katkıda bulunuyor. Bu yüzden öncelikle suçumuzu kabul etmeli ve yaşam tarzımızı bu doğrultuda şekillendirmeliyiz. Tabii ki bireysel olarak başarabileceklerimiz sınırlı olsa da kitlesel bir hareketin yaratacağı etki daha büyük adımları peşinden getirecektir. Fosil yakıtların kullanımı ve yenilenebilir enerjiler konusunda çevreci politikaların uygulanması kısa vadede gözle görünür çevresel etkilerin yanında çok uzak olmayan bir gelecekte daha sürdürülebilir bir dünya yaratmanın ilk adımları olarak sayılacaktır.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Sağlıkta taviz vermeyen Bayrampaşa Belediyesi, ilçedeki toplam 43 okul kantinini bir bir denetledi.
Bayrampaşa Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü, öğrencilerin okul kantinlerinde tükettiği gıdalara bağlı sağlık sorunları yaşamaması için denetimlerini yoğunlaştırıldı. Bayrampaşa’daki toplam 43 okul kantini Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından bir bir denetlendi. Denetimlerde; kantinlerde kullanılan gıdaların Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan onaylı olması ve belgelenmesi, gıdaların uygun koşullarda ve kaplarda saklanması, kullanılan mutfak gereçlerinin çelik ve paslanmaz olması, personel giysileri, kantin ilaçlamasının yaptırılıp yaptırılmadığı, gazlı içecek bulundurulup bulundurulmadığı, çalışan işçilerin sağlık muayene kartları, kantinlerin çalışma ruhsatları ve işletme kayıt belgeleri, temizlik ve hijyen koşulları, havalandırma sistemleri ve bulundurulması gereken etiketler tek tek kontrol edildi.
Bayrampaşa Belediyesi, ilçedeki okulların kantinlerini ve yemekhanelerini belirli periyotlarla sıkı denetime tabii tutuyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Zorbalık ve zorbalıkla baş etme yöntemlerindeki en büyük etken olan psikolojik sağlamlık konuşulacak Hisar Okulları’nın Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü öncülüğünde; okul velilerinin yanı sıra, tüm Türkiye genelindeki ailelere açık düzenlediği çevrimiçi veli seminerleri devam ediyor.
Zorbalık ve zorbalıkla baş etme yöntemlerindeki en büyük etken olan psikolojik sağlamlık konuşulacak
Hisar Okulları’nın Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü öncülüğünde; okul velilerinin yanı sıra, tüm Türkiye genelindeki ailelere açık düzenlediği çevrimiçi veli seminerleri devam ediyor. Hisar Okulları Instagram hesabından canlı olarak gerçekleşecek seminerde bu ayın konukları Prof. Dr. Tamer Aker ve Prof. Dr. Özlem Karaırmak. Yapılan araştırmalara göre kız çocuklarının 83’ü, erkek çocuklarının ise 79’u hayatlarında en az bir defa zorbalık ile karşılaşıyor. Bu sebeple tüm aileleri bilgilendirmek amacıyla panel şeklinde düzenlenecek olan "Zorbalık Karşısında Koruyucu Gücümüz: Psikolojik Sağlamlık" semineri 09 Aralık 2021 Perşembe akşamı saat 20.00’da gerçekleşecek.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Ebeveynler, Pandemi ile Değişen Dünyada Çevremizle ve Kendimizle Bağ Kurma Sorularına “TED Rönesans Koleji Anne-Baba Sempozyumu”nda Yanıt Bulacak! Öğrencilerinin sosyal ve duygusal gelişimlerine önem veren TED Rönesans Koleji, bu yıl beşincisini gerçekleştireceği geleneksel Anne-Baba Sempozyumunu 11 Aralık 2021 Cumartesi günü “Bağlanmanın Anatomisi” temasıyla çevrim içi gerçekleştirecek.
Ebeveynler, Pandemi ile Değişen Dünyada Çevremizle ve Kendimizle Bağ Kurma Sorularına “TED Rönesans Koleji Anne-Baba Sempozyumu”nda Yanıt Bulacak!
Öğrencilerinin sosyal ve duygusal gelişimlerine önem veren TED Rönesans Koleji, bu yıl beşincisini gerçekleştireceği geleneksel Anne-Baba Sempozyumunu 11 Aralık 2021 Cumartesi günü “Bağlanmanın Anatomisi” temasıyla çevrim içi gerçekleştirecek. Anne-Baba buluşmalarında; pandemi sürecinde yaşanan kayıplar, ayrılıklar, iç içe geçmeler, ayrışmalar, bireysel ya da çevresel sınırlarda yaşanan değişiklikler yanında yeniden uyumlanmaya çalıştığımız yaşantımız içerisindeki ilişkilerimiz ve bağlanma süreçleri üzerinde durulacak. Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Şeniz Pamuk’un, bağlanma süreçlerimizin yaşantımızdaki etkileri; gelişim ebeveyn uzmanı Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’un çocukların iyilik hallerini ve psikolojik sağlamlıklarını geliştirme paylaşımlarında bulunacağı sempozyum için katılım başvuruları alınmaya başlandı.
Pandemi ile değişen dünyada, var olan durumlara göre kaygıları yönetme ve iç içe geçme-ayrışma sürecinde dayanma becerisi oldukça önem kazanmaya başladı. Bağlanma alanında yapılan araştırmalar ebeveynin varlığının, yani ebeveynin ya da bakım veren kişinin çocuğun içsel yaşamını kabul etmesinin ve odaklanmasının çocuğun duygusal ve toplumsal açıdan dayanıklı bir genç yetişkine dönüşmesinde büyük etkisi olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda TED Rönesans Koleji Psikolojik Danışmanlık Bölümü, öğrencilerinin sosyal ve duygusal gelişimlerine yönelik çalışmalarla onların gelişimlerinde en önemli kişiler olan anne ve babaları da desteklemek amacıyla her yıl düzenlediği Anne-Baba Sempozyumu’nu bu yıl, “Bağlanmanın Anatomisi” temasıyla çevrim içi webinarlar ve atölyeler ile 11 Aralık 2021’de gerçekleştirilecek.
Bağlanma tarzımız kişileri ve ilişkileri nasıl etkiliyor?
TED Rönesans Koleji V. Anne-Baba Sempozyumu; akademisyen, psikolog, yazar Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk “Pandemi Döneminde Çocukların Psikolojik İyiliğini Nasıl Destekleriz?” başlığıyla, Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Şeniz Pamuk “Pandemi ve Sonrasında Bağlanma Tarzı ve Dış Dünya Algısı” başlığıyla 11 Aralık 2021 Cumartesi günü katılımcılarla bir araya gelecek. TED Rönesans Koleji PDR uzmanları da gerçekleştirecekleri atölyelerle ebeveynlere farklı bakış açılarıyla bağlanma hallerini değerlendirme imkânı sunacaklar.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Kurulduğu günden itibaren çağdaş sanat dinamiğini hareketlendiren, bu alanındaki çalışmaları teşvik eden ve sanatçılara destek olan Akbank Sanat, 7 Aralık 2021 – 12 Şubat 2022 tarihleri arasında " Seçilmiş Cehalet: Bilgi ve Bilmek İstemediğimiz Şeyler Üzerine" sergisine ev sahipliği yapıyor.
Kurulduğu günden itibaren çağdaş sanat dinamiğini hareketlendiren, bu alanındaki çalışmaları teşvik eden ve sanatçılara destek olan Akbank Sanat, 7 Aralık 2021 – 12 Şubat 2022 tarihleri arasında " Seçilmiş Cehalet: Bilgi ve Bilmek İstemediğimiz Şeyler Üzerine" sergisine ev sahipliği yapıyor.
Küratörlüğünü Ekmel Ertan’nın üstlendiği serginin katılımcıları Morehshin Allahyari, Soheila Golestani, Mary Maggic, Jennifer Lyn Morone, Christoph Wachter & Mathias Jud, Pınar Yoldaş’ın eserlerinin yanı sıra Tansu Açık, Zeynep Direk, Pascal Gielen, Güven Güzeldere, Anıl K. Jain, Ömer Madra, Renata Salecl ve Ebru Yetişkin.
Küratör Ekmel Ertan sergi ile ilgili değerlendirmelerinde şöyle diyor:
“Her şeyi bilemeyeceğimizi biliyoruz. Bildiklerimizin bir kısmını farkında olmadan, kaçınılmaz olarak öğreniyoruz. Bilmediklerimizin bir kısmını bilmemeyi tercih ediyoruz. Bu durumda bildiklerimiz kadar bilmediklerimiz de seçimlerimize dair. Bilgi evrenimiz bilmeyi seçtiklerimiz kadar bilmemeyi seçtiklerimizden de oluşuyor. Cehaletimizi de kendi tercihlerimizle oluşturuyoruz. Neyi bilmek istemiyoruz, neden bilmemeyi seçiyoruz?
Bilgi ve bilmek istemediğimiz şeyler üzerine kurguladığımız bu sergi yedi sanat işi ile sekiz video-konuşmadan oluşuyor. Sergide yer alan sanat işleri ve video-konuşmalar geniş bir çerçevede bilginin doğasına, bilmemeyi seçtiğimiz konulara ve bu seçimin nedenlerine değiniyor”
Sergi Akbank Sanat’ta 7 Aralık 2021 -12 Şubat 2022 tarihleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Yetkin Dikinciler, Hakan Aysev ve Yaprak Sayar’ın katılacağı etkinlik, 12 Aralık Pazar akşamı Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Yunus Emre’nin vefatının 700’ncü yıl dönümü ve UNESCO’nun 2021 yılını Yunus Emre Yılı olarak belirlenmesi kapsamında özel bir etkinlik düzenleyecek.
Yetkin Dikinciler, Hakan Aysev ve Yaprak Sayar’ın katılacağı etkinlik, 12 Aralık Pazar akşamı Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Yunus Emre’nin vefatının 700’ncü yıl dönümü ve UNESCO’nun 2021 yılını Yunus Emre Yılı olarak belirlenmesi kapsamında özel bir etkinlik düzenleyecek. “Aşkın Sesi” Yunus Emre konulu özel etkinlik, Kocaeli Kongre Merkezi’nde 12 Aralık Pazar akşamı 19.00’da gerçekleştirilecek. Etkinlikte usta tiyatro sanatçısı Yetkin Dikinciler, Opera Sanatçısı Hakan Aysev ve Türk Müziğinin güçlü seslerinden Yaprak Sayar, şef Tuluğ Tırpan yönetimindeki koro İle Yunus Emre’nin şiirlerinden oluşan besteleri seslendirecek. Aşkın Sesi Yunus Emre Özel etkinliğine vatandaşlar ücretsiz katılabilecek.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Pera Film’in, Dünya AIDS Günü kapsamında düzenlediği Buradayım! adlı film programının beşincisi 15 Aralık tarihine dek sürecek.
Pera Film’in, Dünya AIDS Günü kapsamında düzenlediği Buradayım! adlı film programının beşincisi 15 Aralık tarihine dek sürecek. Kısa film, belgesel ve animasyon gibi farklı türlerin yer aldığı film programı karşılıklı yardım ve dayanışma hikâyelerine odaklanıyor, HIV salgını konusunda toplum destekli çalışmaların önemini vurguluyor.
Pera Müzesi Film ve Video Programları, Dünya AIDS Günü çerçevesinde düzenlediği Buradayım! adlı film programında bu yıl çağdaş sanat organizasyonu Visual AIDS’in kısa filmlerden oluşan Sabırlı Bakım seçkisini izleyicilerle buluşturuyor. Bu seçki, HIV’li bireylerin bakımına ilişkin stratejilere vurgu yapıyor. Buradayım! programında, kısa filmlerin yanı sıra, siyah gey hayatını ele alan ve çığır açan bir belgesel, Çözülen Diller, HIV ile yaşayan bir bireyin samimi itirafını aktaran animasyon Kanıyorum ve 1980’lerin sonlarında Arjantin’de AIDS’e ve polis şiddetine karşı mücadelenin nasıl kol kola ilerlediğini anlatan belgesel Pleybek de yer alıyor.
AIDS politikalarına karşı
AIDS/HIV konularında farkındalığı artırmayı amaçlayan Visual AIDS’in videolardan oluşan Sabırlı Bakım isimli program HIV salgınındaki toplum destekli bakım stratejilerine ışık tutuyor. Programa verilen isim, HIV taşıyıcılarına destek veren bakıcıların özverili çalışmalarını onurlandırırken aynı zamanda ilaçlardan ve sağlık hizmeti sağlayıcılardan kaynaklanabilecek potansiyel zararlara da vurgu yapıyor. Hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının yanlış ve yetersiz politikalarına da dikkat çeken film programı karşılıklı yardım ve dayanışma hikâyelerine odaklanıyor. Sabırlı Bakım, kalıcı çözüm için meseleyi yalnızca ilaçlara bırakmak yerine toplum destekli çalışmalara da önem vermeyi öneriyor.
Siyah gey hayatı üzerine çığır açan 1989 yapımı Çözülen Diller, belgeselin Emmy ödüllü yönetmeni Marlon T. Riggs’in deyişiyle “Ulusun cinsel ve ırksal farklılıklar konusundaki gaddar sessizliğini kırmak” amacıyla yapılmış. Sessizliği kırarak siyah eşcinselliğinin damgalanmasına meydan okuyan bu yapım müzik ve dans sahneleri ile belgesel ve performansı bir arada sunuyor. Essex Hemphill, Joseph Beam gibi çığır açan yazarların sözleri ve şiirlerinin de bulunduğu belgesel Afrikalı Amerikalı erkeklerle hem samimi ve güldüren hem de hüzünlendiren röportajlardan oluşuyor. Çözülen Diller, “Utanç hüküm sürdüğü müddetçe kurtuluş mümkün değildir” fikrinden yola çıkarak homofobinin yaygın olduğu siyah bir toplumda beyazlara ait görülen eşcinsel alt kültüründe bir yabancı olarak var olmanın ne demek olduğunu gözler önüne seriyor.
Güney Amerika’dan hikâyeler
Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilen Kanıyorum, Brezilya’da HIV ile yaşayan bir kişinin itiraflarını animasyon türünde beyaz perdeye taşıyor. Toplumun virüse dair gerçek olmayan fikirlerini işleyen kısa animasyon HIV’e dair doğru bilinen yanlışları açıklığa kavuşturuyor.
VHS anılardan derlenen bir veda mektubu niteliğindeki Pleybek ise Arjantin’de 1980’lerin sonlarında katolik, muhafazakar ve askeri diktatörlük altında yaşamış La Delpi’nin anılarına odaklanıyor. Bir grup trans kadın ve drag queen’den hayatta kalan tek kişi olan La Delpi ruj, pleybek performansları ve sahne kıyafetleriyle yaralarını nasıl sardıklarını ve ölmek üzere olanlar için nasıl mutlu sonlar kurguladıklarını anlatıyor. Playbek, bodrum katındaki tiyatrolarda gerçekleştirilen bu performansların toplumu nasıl harekete geçirdiğini vurgularken, trans ve drag queenlerin AIDS ve polis şiddetine karşı mücadelelerinde onlara nasıl yardımcı olduklarını da ortaya koyuyor.
Buradayım! film programı, 1 – 15 Aralık tarihleri arasında Pera Müzesi oditoryumunda izlenebilir.
Gösterim Programı
Buradayım! 1 – 15 Aralık 2021
1 Aralık Çarşamba
19.00 Sabırlı Bakım (63’)
Enduring Care
8 Aralık Çarşamba
19.00 Sabırlı Bakım (63’)
Enduring Care
10 Aralık Cuma
19.30 Kanıyorum (7') + Pleybek (14') + Çözülen Diller (55')
Bleed + Playback + Tongues Untied
15 Aralık Çarşamba
19.00 Kanıyorum (7') + Pleybek (14') + Çözülen Diller (55')
Bleed + Playback + Tongues Untied
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
4 yıl içinde 12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen ve Türkiye’ye HUPALUPAEXPO tarafından getirilen NASA Uzay Sergisi, Metropol İstanbul’da ziyarete açıldı.
4 yıl içinde 12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen ve Türkiye’ye HUPALUPAEXPO tarafından getirilen NASA Uzay Sergisi, Metropol İstanbul’da ziyarete açıldı.
HUPALUPAEXPO tarafından Metropol İstanbul içinde 2.300 m2 büyüklüğünde alana kurulan NASA Uzay Sergisi ziyarete açıldı. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) uzay görevlerine tanıklık etmiş gerçek boyuttaki eserlerin de içinde bulunduğu 200'ün üzerinde parçanın yer aldığı sergi, uzaya, gezegenlere, Ay’a, astronot ve kozmonotlara ait ne varsa görmek, dokunmak, izlemek isteyen ziyaretçilere gerçek bir deneyim yaşatacak.
NASA’nın 50 yıllık uzay çalışmalarını ve deneyimlerini yansıttığı NASA Uzay Sergisi, bünyesinde yer alan gerçek boyutlu ve tarihi öneme sahip koleksiyon eserleri, interaktif teknolojilerle zenginleştirilmiş VR alanları ile uzayı deneyimleme imkanı sunarken, ziyaretçilerini evrenin gizemine ışık tutan bir yolculuğa çıkarıyor.
Ziyaretçilerin dokunabileceği gerçek Ay Taşı’nın da bulunduğu sergide, uzay roketlerinin kopyaları ve tam boyutlu uzay aracı modelleri, Saturn V roketinin 10 metre uzunluğundaki modeli, uzaya giden astronotlar tarafından bizzat giyilen kıyafetler, astronot menüleri ve görevlerde kullanılan ekipmanlar ile Apollo kapsülü, Sputnik 1 uydusunun ve Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) modelleri en çok ilgi çeken parçalar arasında yer alıyor.
Sergide, Elon Musk’ın sahibi olduğu Space X tarafından geliştirilen Starship’in prototip modeli de bulunuyor. Space X, eylül ayında Dragon kapsülüyle ilk sivil yolculu uzay uçuşunu yapmıştı. Rehberli turlar ile VR ve simülasyon teknolojileriyle ziyaretçilerin uzay maceralarına interaktif şekilde dahil olmasına imkan sağlayan NASA Uzay Sergisi, atölye çalışmalarıyla da her yaştan meraklısına heyecan ve eğlence dolu bir uzay deneyimi vadediyor.
HUPALUPA İcra Kurulu Üyesi Merve Timurlenk Şengül “Bu heyecan verici sergiye ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 4 yıl içinde 12 ülkede 4 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen NASA Uzay Sergisi’nde uzaydan gelen özel parçalar ve oradaki yaşamı deneyimlemeyi sağlayan onlarca üst düzey teknolojiye sahip uzay enstrümanı yer alıyor. Serginin her yaştan meraklısına gerçek bir uzay deneyimi yaşatacağını umuyoruz” dedi.
NASA Uzay Sergisi, Yapı Kredi, İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji, Roketsan, İTÜ Uzay Sistemleri Tasarım ve Test Laboratuvarı (USTLL), Bilsem, CarrefourSA, Digiturk, Minika ve Asimetrik tarafından destekleniyor. Serginin biletleri, Biletix ve Mobilet'ten online ya da Metropol İstanbul, NASA Uzay Sergisi girişinde yer alan bilet gişelerinden satın alınabiliyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Gölcük Belediyesi, yaklaşık bir yıl önce hizmete açtığı Katı Atık Aktarma İstasyonu sayesinde 1 milyon 653 bin 750 TL tasarruf sağlayarak hem ekonomisine hem de çevreye katkı sundu.
Gölcük Belediyesi, yaklaşık bir yıl önce hizmete açtığı Katı Atık Aktarma İstasyonu sayesinde 1 milyon 653 bin 750 TL tasarruf sağlayarak hem ekonomisine hem de çevreye katkı sundu.
Gölcük Belediyesi’nin öz kaynakları ile inşa ederek hizmete açtığı Katı Atık Aktarma İstasyonu, hem çevreye hem de belediye bütçesine büyük katkı sağladı. 15 Kasım 2020 tarihinden itibaren faaliyette olan Katı Atık Aktarma İstasyonu, ilçe genelinde görev yapan çöp kamyonlarının İZAYDAŞ’a gitme zorunluluklarını ortadan kaldırarak toplamda 1 milyon 653 bin 750 TL tasarruf sağladı.
700 TL’LİK YAPIM MALİYETİNİ 5.5 AYDA KARŞILADI
Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in girişimi ile hayata geçirilen Katı Atık Aktarma İstasyonu, belediyenin kendi personeli ve bütçesiyle tamamlandı. Tesis, 700 bin TL’lik maliyetini ilk 5.5 ayda karşıladı. Tesis sayesinde Gölcük – İZAYDAŞ arasındaki güzergahtan çekilen 18 hizmet aracı ile ağır vasıta trafiğinin azalmasına katkı sağlandı.
TOPLAMDA 1 MİLYON 653 BİN 750 TL TASARRUF
Tesisin faaliyete geçmesiyle birlikte 18 araç, Gölcük – İZAYDAŞ güzergahında günde toplam 20 sefer git-gel yapmayı bırakarak, 13 ayda 395 bin 000 kilometre daha az yol kat etti. Bu sayede hizmet araçlarında; dizel yakıttan 1 milyon 185 bin TL, amortisman ve lastik giderlerinden 370 bin TL, araç bakımlarından 370 bin TL, toplamda ise 1 milyon 653 bin 750 TL tasarruf edildi.
YOLA HARCANAN ZAMAN DAHA TEMİZ BİR GÖLCÜK İÇİN KULLANILDI
Gölcük Belediyesi Katı Atık Aktarma İstasyonu sayesinde hizmet araçlarının ilçe dışına çıkmak zorunluluğunun ortadan kaldırılması, ekonomik tasarrufun yanı sıra çevreye de büyük katkılar sundu. Yola ayırılacak 15 bin 800 saatlik zamanı daha temiz bir Gölcük için kullandı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Banka, Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) iş birliğiyle bir kredi kampanyası başlattı Kampanya ile çiftçilerin basınçlı sulama sistemleri kurulumu ve yenilenmesinde 60 aya kadar vade, yılda 1 defa ödemeli olarak proje bedelinin 100’üne kadar kredi imkânı sunuluyor Tarım, ülke ekonomilerinde en kritik, yaşamsal sektörlerin başında geliyor.
Banka, Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) iş birliğiyle bir kredi kampanyası başlattı
Kampanya ile çiftçilerin basınçlı sulama sistemleri kurulumu ve yenilenmesinde 60 aya kadar vade, yılda 1 defa ödemeli olarak proje bedelinin 100’üne kadar kredi imkânı sunuluyor
Tarım, ülke ekonomilerinde en kritik, yaşamsal sektörlerin başında geliyor. Sürdürülebilir, güvenli, katma değerli bir tarımsal üretime finansal, dijital, zirai ve ekolojik yönlerden destek olmak bu açıdan büyük önem taşıyor. Desteğin bir parçasını da çiftçilerin ihtiyaçlarına uygun finansal çözümler ve çevre dostu maliyet azaltıcı uygulamalar sunulması oluşturuyor.
Günümüzde artık tarımsal sulamada basınçlı sulama sistemleri gibi kaynak ve enerji kullanımını yönetmeye, üründe kalite ve verimliliği artırmaya yönelik çözümler öne çıkıyor. Ürün ve arazi özelliklerine göre farklılaşabilen bu sistemler, üretici özelinde terzi işi projeler oluşturularak hayata geçiriliyor.
İş birliği ile basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefleniyor
Türkiye İş Bankası, BASUSAD ile gerçekleştirdiği iş birliği ile basınçlı sulama sistemleri konusunda çiftçilere destek sunuyor. Banka, bu çerçevede basınçlı sulama sistemlerinin kurulması ve yenilenmesinin finansmanı amacıyla 60 aya kadar vade, yılda 1 defa ödemeli olarak proje bedelinin 100’üne kadar kredi imkânı sunuyor. Kredi başvuruları, BASUSAD üyesi üretici/satıcı firmaların yanı sıra isbank.com.tr’den veya İş Bankası Şubelerinden alınabiliyor.
Ayrıca isbank.com.tr’ye eklenen “Sulama Sistemi Hesaplama Aracı” ile İş Bankası müşterisi olsun veya olmasın tüm çiftçiler, yaygın olarak kullanılan basınçlı sulama sistemlerinin proje maliyetini hesaplayabiliyor. Kampanyadan faydalanan 100 üreticiye 100 adet İmeceMobil sulama tavsiyesi de ücretsiz olarak verilecek.
“Hem uygun çözümler sunuyor hem de tarımın geleceğine yatırım yapıyoruz”
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek, tekstilden kimyaya, gıdadan akaryakıta pek çok sektörün hammadde ihtiyaçlarını karşılayan tarımın ülke ekonomisi için taşıdığı öneme vurgu yaptı. Şimşek, tarımın desteklenmesinin sadece tarım üretiminin finansmanı ile değil, tarladaki üreticiden dijital çağın gereklerine uygun tarımsal uygulamalar yazanlara kadar geniş bir yelpazede ele alınması gerektiğini ifade etti.
Sürdürülebilir, güvenli ve katma değerli bir tarımsal üretimin finansal, dijital, zirai ve ekolojik yönlerden desteklenmesiyle ülkemize ve dünyaya ekonomik değerin çok daha ötesinde katkı sağlandığının altını çizen Şimşek, “Biz bu bilinçle bir yandan üreticilerin ve üreticileri çevreleyen ekosistemin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyoruz. Diğer yandan da tarımın sürekli gelişmesi için dijital tarım uygulamaları başta olmak üzere, tarımın geleceğine yönelik yatırımlar yapıyoruz. BASUSAD ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğiyle, doğru ve yerinde kaynak kullanımıyla üretimdeki verimlilik ve kalitesini artırmak, enerji maliyetlerini düşürmek isteyenlere hitap ediyoruz” diye konuştu.
“Tüm paydaşlarımızla el ele vererek sürdürülebilir tarımı mümkün kılabiliriz”
BASUSAD Genel Sekreteri Nuri Göktepe de küresel ısınmaya bağlı olarak iklim değişikliğinin sonuçlarından birinin tarımsal kuraklık tehlikesi olduğuna dikkat çekti. Tüketilen suyun yaklaşık dörtte üçünün tarımsal sulamada kullanıldığını ve tarımsal sulamanın yaklaşık dörtte üçünün yüzde elli su israfına yol açan "vahşi sulama” ile yapıldığını söyleyen Göktepe, "Suyun verimli kullanımı, Türk tarımı ve ekonomisinin gelişmesi, sağlıklı ve ulaşılabilir gıda temini konularında artan sorumluluğumuzun farkındayız" dedi.
Tarla içi iklim dostu akıllı sulama sistemleriyle su ve enerji tasarrufu sağlayacak, verimi artırırken maliyetleri düşürecek sulama çözümleri üretmeye devam ettiklerini belirten Göktepe, şöyle konuştu: “Gerek altyapı projelerinin gerekse tarla içi sulama projelerinin finansmanında kamu kaynaklarının yanı sıra özel sektör, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının önemli roller üstlenebileceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda İş Bankası ile yaptığımız iş birliğine, çiftçilerimizin basınçlı sulama sistemlerine daha kolay erişimlerini ve daha bilinçli sulama yapabilmelerini sağlaması açısından büyük önem veriyoruz. Tüm paydaşlarımızla el ele vererek, başta su ve toprak olmak üzere kaynaklarımızın planlı, bilinçli ve verimli kullanımını sağlayarak sürdürülebilir bir tarımı mümkün kılabileceğimize inanıyoruz.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi, kadınları ekonomik ve sosyal hayata kazandırmaya devam ediyor.
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi, kadınları ekonomik ve sosyal hayata kazandırmaya devam ediyor. Proje kapsamında bir yılda 5 bini aşkın kadın kursiyere Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri verildi. Bu süreçte 5 milyon TL’lik sosyal değer elde edilirken, proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım 5 TL’lik sosyal getiri sağladı. Proje ile 2022 sonuna kadar 20 ilde toplam 12 bin kadın kursiyere eğitim verilmesi hedefleniyor.
Toplumun dijitalleşmesine katkıda bulunmak, kadınların gelişimini desteklemek ve işgücüne katılımını artırmak amacıyla hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesi ikinci yılına giriyor. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen projede, son bir yılda 13 ilde 140 eğitimci ile 5 bini aşkın kadın kursiyere Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri verildi. Projenin sosyal etkisini ölçmek üzere hazırlanan rapora göre, bu eğitimlerle 1 yılda 5 milyon TL’lik sosyal değer elde edildi. Böylece, proje için yapılan her 1 TL’lik yatırım 5 TL’lik sosyal getiri sağladı. Bu değerin 58’i Dijital Pazarlama kursiyerlerinden, 42’si Dijital Okuryazarlık kursiyerlerinden kaynaklandı. Proje ile 2022 sonuna kadar 20 ilde toplam 12 bin kadın kursiyere eğitim verilmesi hedefleniyor.
“Dijital Benim İşim” projesinin 2020-2021 sosyal etki raporu ve yeni dönem hedefleri, Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Sabahattin Dülger ve Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel ile “Dijital Benim İşim” projesi kursiyerlerinden Seda Kuş ve Nurcihan Baltacı’nın katılımıyla Kağıthane Halk Eğitimi Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında paylaşıldı.
Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Sabahattin Dülger, şöyle konuştu:
“Misyonunu, öğrenen topluma dönüşüm sürecinde her zaman her yerde herkese rehberlik hizmeti sunan; bireyin yetkinliklerini geliştirerek insanlığın kalkınmasında sorumluluk almasını destekleyen; belgelendirilebilen, izlenebilen, kaliteli eğitimler sunmak olarak belirleyen Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüz, 3.700’den fazla kurs programı ile yaygın eğitim faaliyetlerini yürütmektedir. Genel Müdürlük olarak ayrıca; sosyal ortaklarımız ile kursiyerlerimizin meslekî, sosyal, kültürel olarak geliştirilmesi ile istihdam edilebilir seviyeye getirilmesi amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. Teknolojinin gücünü kadınların potansiyeliyle buluşturmak üzere Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz, kamu ve özel sektör birlikteliğinin başarılı örneklerinden olan ‘Dijital Benim İşim’ projesi de bunlardan biridir. Proje kapsamında Dijital Okuryazarlık eğitimlerimiz ile kadınlara temel bilgisayar becerilerini öğretirken, Dijital Pazarlama eğitimlerimiz ile de dijital alanda mesleki gelişimlerine katkı sağladık. Projenin ilk yılında 13 ilde 140 eğitmenimiz ile 5 bini aşkın kadın kursiyerimize eğitim verdik. Proje ile sağladığımız eğitim fırsatının yanı sıra eğitmenlerimize ve kursiyer kadınlarımıza yönelik yarışmalar düzenledik. Eğitmenlerimiz arasında düzenlediğimiz Dijital Okuryazarlık Yarışması ile nüfus yoğunluğuna göre 13 ilimizi 3 kategoriye ayırdık ve en fazla kursiyere eğitim veren eğitmenlerimizi ödüllendirdik. Birinci kategoride Samsun İlk Adım Halk Eğitimi Merkezi, ikinci kategoride Ankara Keçiören Halk Eğitimi Merkezi, üçüncü kategoride Sivas Halk Eğitimi Merkezimiz birinci oldu. Dijital Pazarlama eğitimini tamamlayan kadın kursiyerlerimiz arasında düzenlediğimiz Sosyal Medya Kampanya Yarışması’nda ise başvuru yapan 82 kadın arasından ön elemeden geçen 21 kursiyerimizin küçük bir işletmenin sosyal medya hesaplarını 1 ay boyunca yönetmesini istedik. Kursiyerlerimizin bu çalışmaları jüri oturumunda değerlendirildi ve toplamda dereceye giren 5 kadın kursiyerimiz ödüllendirildi. Projemizin yeni döneminde yeni illeri de projeye dahil ederek toplamda 20 ilimizde daha fazla kadın kursiyere eğitim sağlamak ve istihdama katılımlarını teşvik etmek üzere çalışmalarımıza devam edeceğimizi belirtir, projede birlikte yer aldığımız kıymetli paydaşlarımıza teşekkür ederiz.”
Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel ise şunları söyledi:
“Amaç odaklı bir şirket olarak, tüm dünyada 2025 yılına kadar 1 milyar insanın hayatına dokunmayı ve operasyonlarımızdan kaynaklı çevresel etkimizi yarıya indirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için belirlediğimiz yol haritasının bileşenlerinden biri de Kapsayıcılık. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere dijital geleceğin toplumdaki her kesimi kapsaması için çalışıyoruz. ‘Dijital Benim İşim’ de bu vizyonla hayata geçirdiğimiz bir proje. Temel amacımız, kadınların dijital yetkinliklerini geliştirerek ekonomik ve sosyal hayata dahil olmalarını sağlamak. Geçen yıl aşamalı olarak 13 ilde hayata geçirdiğimiz bu projeyle toplam 5 bini aşkın kadına ulaştık. Eğitimlerden mezun olan 43 kadın kursiyerimizi Vodafone Müşteri Hizmetleri bünyesinde istihdam ettik. Bu süreçte bir Sosyal Medya Yarışması da düzenledik. Dijital Pazarlama eğitimlerine katılan kursiyerlerimiz arasında yaptığımız bu yarışmada toplam 82 başvuru aldık. Projemizin ilk sosyal etki raporunu da hazırladık. Buna göre, projemiz kadınların yalnızca dijital bilgi ve becerilerini artırmıyor, aynı zamanda özgüven ve motivasyonlarının artmasında, dijital dünyanın önemine dair farkındalık kazanmalarında ve destekleyici ilişkiler geliştirmelerinde önemli rol oynuyor. Diğer yandan, projeye yaptığımız her 1 TL’lik yatırım için 5 TL’lik değer yarattığımızı gördük. Projemizin yeni döneminde il sayımızı 13’ten 20’ye çıkarıyoruz. Hedefimiz 12 bin kadına ulaşmak. Kadınların dijitalleşmesi demek, dijital geleceğe daha hazır bir toplum demek. Bu vesileyle, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne değerli işbirlikleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz.”
Proje katılımcıları deneyimlerini anlattı
Açılış konuşmalarını takiben, “Dijital Benim İşim” proje katılımcılarıyla kısa bir sohbet de düzenlendi. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel’in moderatörlüğünde yapılan söyleşide, proje katılımcılarından Seda Kuş ve Nurcihan Baltacı konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar, “Dijital Benim İşim” projesinin hayatlarında yarattığı değişime ve gelecek planlarına dair bilgi verdi. Sohbetin ardından sınıf ziyareti yapıldı.
Dijital okuryazarlık 24 arttı
“Dijital Benim İşim Sosyal Etki Değerlendirmesi” çalışması kapsamında 2020-2021 yılları arasında gerçekleştirilen Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri, Sosyal Medya Kampanya Yarışması ve Vodafone Müşteri Hizmetleri istihdam programı değerlendirildi. Buna göre, “Dijital Benim İşim” projesi, kadın kursiyerlerde dijital okuryazarlık oranını 24 yükseltti. Dijital Okuryazarlık katılımcılarının gözünden kendilerindeki en büyük değişim 46 oranında bilgi ve becerilerindeki artış olurken, eğitmenler Dijital Okuryazarlık kursiyerlerindeki en büyük değişimin 62 oranında özgüven ve motivasyon başlığı altında yaşandığını belirtti. Dijital Okuryazarlık eğitimlerine katılan kadın kursiyerlerin dijital skorları 28 artarken, eğitimlerden sonra katılımcıların 58’inin özgeçmişini güncellediği, 46’sının yeni bir iş baktığı, iş baktığını belirten katılımcıların 28’inin yeni bir işte çalışmaya başladığı görüldü.
Dijital pazarlama bilgisi 29 arttı
“Dijital Benim İşim” projesi, kadın kursiyerlerin dijital pazarlama bilgilerini de 29 artırdı. Dijital Pazarlama katılımcılarının gözünden kendilerindeki en büyük değişim 41 oranında dijital pazarlama konusundaki bilgi ve becerilerindeki artış olurken, eğitmenler Dijital Pazarlama kursiyerlerindeki en büyük değişimin 81 ile özgüven ve yine 81 ile farkındalık alanlarında yaşandığını belirtti. Dijital Pazarlama kursiyerlerinin, girişimlerini geliştirmeye dair motivasyonları da 28 arttı. Bu kursiyerlerin 77’sinin eğitimlerden sonra özgeçmişini güncellediği, 62’sinin yeni bir iş baktığı, iş baktığını belirten katılımcıların 17’sinin yeni bir işte çalışmaya başladığı görüldü. Dijital Pazarlama eğitimlerine katılan 31 kursiyer eğitimlerden sonra girişimde bulunduğunu da belirtti. Bu katılımcıların 41’i sosyal medya hesabı açtı, 24’ü satış yapmak üzere profesyonel hesap oluşturdu, 21’i YouTube kanalı açtı ve 14’ü ise web sitesi kurdu.
Araştırmaya göre, Dijital Okuryazarlık katılımcıları kendilerinde gerçekleşen değişimin 57’sini projeye atfederken, Dijital Pazarlama katılımcılarında bu oran 66 oldu.
Eğitmenler için önemli deneyim
“Dijital Benim İşim” projesinin eğitmenler üzerinde de etkisi oldu. Buna göre, Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitmenlerinde en yüksek değişim bilgi, beceri ve yetkinlik gelişimi başlığında gerçekleşti. Dijital Okuryazarlık eğitmenlerinde bu oran 13, Dijital Pazarlama eğitmenlerinde ise 22 oldu.
Yeni istihdam fırsatı
“Dijital Benim İşim” projesi kapsamında, isteyen kursiyerlerin katılımına açık olarak kursiyerlerin kendi geliştirdikleri projelerle başvurabilecekleri bir Sosyal Medya Kampanya Yarışması gerçekleştirildi. Ayrıca, projeye katılan kursiyerlere belirli koşulları karşılamaları durumunda Vodafone Müşteri Hizmetleri'nde istihdam fırsatı sunuldu. Sosyal etki analizi kapsamında bu iki grupla da görüşmeler yapıldı. Sosyal Medya Kampanya Yarışması finalistleri, yarışmanın özgüven ve motivasyon artışı ile satış ve takipçi artışı gibi başlıklar altında olumlu etkileri olduğunu belirtirken, Vodafone Müşteri Hizmetleri’nde istihdam edilen kursiyerler sunulan bu fırsatla birlikte işgücüne dahil olabildiklerini, bu fırsatın kendilerine sunduğu en önemli değişimin maddi olarak başkalarına olan bağımlılıklarının azalması olduğunu ifade etti.
Vodafone çalışanlarından kursiyerlere dijital atölyeler
Vodafone çalışanlarının büyük ilgi gösterdiği gönüllülük çalışmaları kapsamında proje eğitimini tamamlayan kursiyerlere yönelik dijital uzmanlık atölyeleri düzenlendi. Özgeçmiş hazırlama ve iş arama yöntemlerinden, sunum teknikleri ve SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) eğitimlerine kadar pek çok alanda eğitim verildi. Gerçekleştirilen 8 farklı oturuma 367 kursiyer katıldı. Bu eğitimlerin yeni dönemde de çeşitlendirilerek devam ettirilmesi planlanlanıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı
“Dijital Benim İşim” projesi, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na sağladığı katkıyla da öne çıkıyor. “Dijital Benim İşim”, doğrudan kadın kursiyerleri hedef grup olarak belirleyen, kadınların güçlenmesini ve ekonomik hayata katılımlarını artırmayı amaçlayan bir proje olduğundan, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (Amaç 5) ve Eşitsizliklerin Azaltılması (Amaç 10) hedeflerini doğrudan destekliyor. Proje ayrıca, kadınlara eğitim ve istihdam fırsatları yaratarak uzun vadede yoksulluğun sonlandırılmasına (Amaç 1), kadınlara nitelikli beceriler kazandırma ve kapsayıcı öğrenme fırsatları sunması ile birlikte nitelikli eğitmen yetişimini de desteklemesiyle Nitelikli Eğitim’e (Amaç 4), istihdam, gelir artışı ve girişimcilik becerileri kazandırmasıyla İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme’ye (Amaç 8) ve son olarak Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğinden güç alması nedeniyle Amaçlar İçin Ortaklıklar (Amaç 17) hedeflerine katkıda bulunuyor.
İl sayısı 20’ye çıktı
“Dijital Benim İşim” projesi kapsamında eğitim verilen il sayısı 13’ten 20’ye çıkarıldı. Buna göre proje yeni dönemde İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Samsun, Afyonkarahisar, Elazığ, Sivas, Ağrı, Kastamonu, Gaziantep, Manisa, Tekirdağ, Eskişehir, Trabzon, Diyarbakır, Hatay, Van ve Mersin illerinde devam edecek. Eğitimler, halk eğitimi merkezleri bünyesinde görev yapacak yeni eğitmenlerle sürdürülecek.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Türkiye’nin en önemli döviz sağlayan sektörlerinin başında gelen sağlık turizmi, 2022 yılında 100 milyar dolarlık küresel pastadan, yüksek bir pay almayı hedefliyor.
Türkiye’nin en önemli döviz sağlayan sektörlerinin başında gelen sağlık turizmi, 2022 yılında 100 milyar dolarlık küresel pastadan, yüksek bir pay almayı hedefliyor. Türkiye’deki sağlık sektörünün teknolojik yatırımları, hekim kalitesi, ülkemizin coğrafi güzellikleri medikal turist sayısını artırırken, ülkemizin tanıtımının her geçen gün artması da sağlık turizminde Türkiye’yi dünyada parlayan yıldız haline getiriyor.
Türkiye’de teknolojik gelişmeler ve kaliteli hekimlerimiz sayesinde son yıllarda yükselişe geçen sağlık turizmi, resort turizmine göre daha fazla döviz getiren bir sektör haline geldi. Özellikle döviz getirisi bakımından ülkemizin cari açığına katkı sağlaması beklenen Türkiye sağlık turizminin, 100 milyar dolarlık küresel sağlık pazarından bu yıl için büyük bir pay alması öngörülüyor. 2019 yılında sağlık turizmi kapsamında ülkemizde 662.087 hasta sağlık hizmeti alıp bunun getirisi 1 milyar 65 milyon 105 bin dolar tutarında gerçekleşirken, pandemi yılı 2020’de ise 388 bin 150 hastadan 548 milyon 882 bin dolar gelir sağlandı. 2021 yılının ilk üç çeyreğinde ise 370.334 kişi sağlık hizmeti alırken, buradan elde edilen gelir ise 704 milyon 262 dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamın bu yıl içerisinde 1,5 milyar doları geçmesi bekleniyor. Türkiye’nin tanıtımı ve “Sağlık vizesi” çalışmalarının da sürdürülmesiyle, Türkiye’nin sağlık turizmi sektörü olarak, küresel paydan ciddi bir ivme yakalayarak cari açığa etki edecek şekilde ülkemize döviz girdisi sağlaması hedefleniyor.
“Resort turizminin elde ettiği gelirden daha fazlasını sağlık sektörüyle kazanabiliriz”
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Oğuzhan Oğuz, sağlık turizminin genel turizme kıyasla daha çok getirisi olacak bir potansiyele sahip olduğunu fakat bunun yeteri kadar değerlendirilmediğini söyledi. Globalleşmeyle ve teknolojik gelişmelerle birlikte sağlık turizminin aslında yeni yeni değeri anlaşılmaya başlanan bir sektör olduğuna dikkat çeken Oğuzhan Oğuz, “Sağlık turizmi teşvik alıyor olmasına rağmen bu teşviklerin daha da artırılabileceğini düşünüyorum. Türkiye sağlık turizmi resort turizminin getirisine baktığımızda daha yüksek getiri potansiyeline sahip” dedi.
“Türk hekimler, Avrupadan daha çok tercih ediliyor!”
Dr. Oğuzhan Oğuz, yurt dışından Türkiye’ye gelen yabancı hastaların, sadece Türkiye’yi ucuz buldukları için değil, başarılı doktorları seçtikleri için de geldiklerini söyledi. Ülkemizde çok başarılı doktorlar, cerrahlar bulunduğuna dikkat çeken Oğuzhan Oğuz, “Çoğu kişi Türkiye ucuz olduğu için yabancılar geliyor zannediyor fakat tek sebep bu değil. İstanbul’daki fiyatlar hemen hemen Avrupa’dakiyle aynı. Yabancılar buradaki doktorları iyi ve kaliteli buldukları için Türkiye’yi seçiyorlar. Türkiye’deki cerrahların tecrübesi Avrupa’daki doktorlara kıyasla daha yüksek. Türk sağlık turizminin yüklediği tecrübe daha yüksek. O yüzden bu işi yapıyoruz” dedi.
Türkiye’nin sahip olduğu altyapı olanakları, kaliteli sağlık hizmetleri, yetişmiş insan gücü, rekabetçi fiyat gibi avantajlarla tercih edildiğini de ekleyen Oğuzhan Oğuz, “Türkiye, genel turizm açısından doğal güzellikleri ve tarihi kültürüyle dünyaca tanınan bir ülke. Buraya ameliyat olmak için gelen hastalar, konaklama, ulaşım, alışveriş gibi çeşitli iş alanlarına da katkı sağlamaktalar. Ekonomik açıdan bakıldığında sağlık turizmi bir adım öne çıkmaktadır. Bir sağlık turisti normal bir gezi için gelen turiste oranla daha fazla döviz bırakmaktadır” diye konuştu.
Merdiven altı acentelere dikkat!
Merdiven altı acentelerin çoğaldığını ve dolayısıyla yanlış acenteleri seçen hastaların sağlığının tehlikeye girebileceğini söyleyen Dr. Oğuzhan Oğuz, “Merdiven altı acentelerin amacı para kazanmak. Bu tarz yerlerde hastanın memnuniyeti ve sağlığı ikinci plana atılıyor. Bu durum, ulusal boyutta karartıcı etki yaratabilecek bir durum. Hastalar, sırf ucuz olduğu için belki de hayatlarından olacakları yerlerden uzak durmalılar. Estetik ameliyat olma amacıyla gelen hastalar durumu çok önemsemeyip, estetik diyip geçmemeliler. Sırf ucuz olduğu için adını bile bilmedikleri merkezlerle anlaşmaları, sağlık durumlarına mal olabilir. Bu sebeple kapsamlı bir araştırma sonrasında karar vermek en doğru seçim olacaktır” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Keçiören Belediyesi bünyesinde hizmet veren huzurevinde okuma ve yazma bilmeyen 8 yaşlı için başlatılan eğitimler başarıyla devam ediyor.
Keçiören Belediyesi bünyesinde hizmet veren huzurevinde okuma ve yazma bilmeyen 8 yaşlı için başlatılan eğitimler başarıyla devam ediyor. Bu kapsamda temel okuma ve yazmayı öğrenen yaşlılar kitap okuma ve çeşitli yazma pratikleriyle alıştırmalarına devam ediyor.
Keçiören Belediyesi ile Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü işbirliğinde yürütülen çalışma kapsamında sürdürülen eğitimlere düzenli bir şekilde devam eden yaşlılar büyük bir azim ortaya koydular. Tüm derslere hevesle girerek hayat boyu öğrenmenin yaşının olmadığını gösteren yaşlılar örnek davranışlarıyla büyük takdir topladılar.
8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü’nde başlayan eğitimler neticesinde yaşlıların okuma yazmayı öğrendiklerini ve bundan büyük mutluluk duyduklarını söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, “Huzurevimizde başlattığımız eğitim programı için Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüzle işbirliğimizin ilk adımını tamamladık. Yaşlılarımızın yazmaya ve kitap okumaya başlamaları bizim için mutluluk verici oldu. Okuma yazma bilmeyen ana ve babalarımızın bu başarıyı göstermelerinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Çalışmamızın tüm Türkiye’ye örnek olacağına yürekten inanıyorum.” dedi.
Okuma yazma eğitimi veren öğretmenler de yaşlıların gösterdikleri azimden oldukça mutlu olduklarını kaydettiler.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
50.
50.yılına yaklaşan YÖRET Vakfı, 7 Aralık 2021 tarihinde İTÜ Vakfı ev sahipliğinde; YÖRET Vakfı yöneticileri, uzmanlar, eğitmenler, gönüllüler, bağışçılar ve basının katılımıyla yapılan bir toplantıda, bugüne kadar gerçekleştirdiği projeleri ve kazanımları kamuoyu ile paylaştı.
YÖRET Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Erenel yaptığı sunumda
“1990 yılından bugüne çocuk hakları, şiddetsiz iletişim, toplumsal cinsiyet, krize müdahale, güvenli okul, etkili iletişim becerileri, sosyal uyum konularında gerçekleştirilen 66 proje ile 222.730 çocuğa,
192.050 ebeveyne, 4.070 uzmana eriştik. PDR Uzmanlarının ve STK çalışanlarının güçlenmesine yönelik gerçekleştirilen sempozyum ve panellerle de 53.590 yetişkine ulaştık. Pandemi döneminde; çocuk hakları, şiddeti önleme, psikolojik dayanıklılık üzerine herkese açık bir şekilde düzenlenen çevrimiçi buluşmalar gerçekleştirdik. 62 buluşmada 3.000'den fazla kişiyle bir araya geldik. Pandemide okul danışmanlarının destek için başvurdukları bir yer olduk. Onları psikososyal olarak destekleyip güçlendirerek; pandemi sürecinde öğrenci, veli ve öğretmenlere destek olabilmelerine yardımcı olduk. Pandemi deneyimi sürdürülebilir kaynak ağı oluşturulması ihtiyacını gösterdi. Önümüzdeki 3 yıl odaklanacağımız alanlardan biri bu olacak.” diyerek Vakfın özellikle son
30 yılda yoğunlaştırdığı çalışmalarında elde edilen kazanımları paylaştı.
Erenel’den sonra mikrofona gelen YÖRET Vakfı Onursal Başkanı Nüket Atalay ise 50. Yılına girerken YÖRET Vakfı’nın başarılı projelerinden örnekler sundu. “Kendini yenileyen ve geliştiren bir Vakıf olarak; hedef kitlemizi genişlettik, etkinliklerimizi gelişen toplumun şartlarına uyarladık ve hak temelli çalışmalarımızı sürdürüyoruz. "Etkili İletişim Eğitimi" ve "Barışçıl İletişim" tüm projelerimizde değindiğimiz bir ana kavram. "Akran Destek ve Dayanışması" yolu ile dayanışma içinde olduğumuz meslektaşlar çarpan etkisi sağlıyorlar. Önce kendilerini güçlendiriyor, daha sonra çalıştıkları kurumlardaki; çocuklar, gençler, yetişkinler ve yaşlılar ile akran dayanışması grupları oluşturarak bu çalışmaların yaygınlaşmasına katkı veriyorlar.” dedi. Atalay, “Bilinç, bilgi, duygu farkındalığı, önleyicilik, paylaşımcılık, psikolojik dayanıklılık ve umut arttırıcı çalışmalara devam edeceğiz.” diyerek geçmişten günümüze devam eden projelerin detaylarını anlatarak YÖRET Vakfı’nın çocuk hakları odağında 50 yılını özetleyen belgeseli katılımcılarla paylaştı.
YÖRET Vakfı Eğitmeni ve Süpervizörü Miryam Anjel “Toplumumuzda son yıllarda tırmanan ve gündemden düşmeyen şiddetten en çok etkilenen elbette ki çocuklar; ama aslında tüm toplum…” diyerek başladığı konuşmasında “Pandemi döneminde evlerde
24 saat bir arada yaşayan aile bireyleri arasında kaygı, öfke ve şiddetin arttığını, çocukların bundan çok etkilendiğini, okulların kapanmasının çocukların korunması açısından dezavantaja dönüştüğünü görerek, çalışmalarımızı çevrimiçi platforma taşıdık.” diye ekledi. Anjel; “Rüzgar Gülü Şiddetsiz Toplum Kampanyası”, “Şiddetsiz Toplum Çocuk Atölyesi” ve “Aile İçi Şiddetsiz İletişim Eğitimi”nden bahsederek, “Barışçıl İletişim Videoları”nın bu atölyelerde kullanılmak üzere eğitici görsel materyal olarak hazırlandığını belirtti.
Bu videoları tüm toplumun hizmetine sunduklarının altını çizen Anjel,
“YÖRET Vakfı YouTube kanalından ulaşılabilecek olan bu videoların tüm uzmanlar ve eğitimciler tarafından atölyelerde kullanılmasını ümit ediyoruz.”
diyerek çağrıda bulundu.
“GÜZEL ÇALIŞMALARA DEVAM ETMEK İÇİN SADECE KENDİMİZİ VAKFETMEK VE GÖNÜL VERMEK YETMİYOR. HİZMETİ HERKESE GÖTÜREBİLMEMİZ İÇİN KAYNAK GEREKİYOR. DÜZENLİ BİR GELİRİ OLMAMASI, TÜM SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ ZORLANDIĞI EN BÜYÜK MESELEDİR.”
STK’lar için kaynak yaratmanın önemine değinerek, “Bu sene İstanbul Maratonu’nda
45 gönüllü koşucumuz 305 bağışçıya ulaştı” diyen ve hedeflediklerinin çok üstünde
bir kaynak yarattıklarını vurgulayan Korteks Akademi Kurucu Ortağı Gözde Duranay “Toplanan bağışlarla, 50. Yılında YÖRET Vakfı 700 çocuk ve ebeveyne ulaşma imkânı bulacak.” dedi.
Toplantı sonunda YÖRET Vakfı 50. Yıl Projeleri’ni özetleyen Sibel Erenel, “Çocuğa karşı şiddeti izlemeye ve raporlamaya devam edeceğiz. “Pandemide Çocuk Olmak” konulu çalışmamızın da devamı gelecek. Çocuk hakları ve çocuğa şiddeti önleme ve savunuculuk çalışmalarımıza, üyesi olduğumuz ağların içindeki diğer STK, üniversite, belediyeler ve kamu kuruluşlarıyla iş birliklerimizi sürdüreceğiz.” diyerek, “İş dünyası ile de yeni iş birlikleri yaratarak toplumun tüm üyelerinin çocuk haklarının gerçekleştirilmesinde birer elçi olmasını umut ediyoruz.” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, ilçedeki Köselik köyündeki gölet etrafına inşa edilen mesire alanının yapımına tüm hızıyla devam edildiğini belirtti.
Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, ilçedeki Köselik köyündeki gölet etrafına inşa edilen mesire alanının yapımına tüm hızıyla devam edildiğini belirtti. Altınok, “170 bin metrekare alana inşa ettiğimiz Kösrelik Mesire Alanımız, Kösrelik göletiyle birlikte yaklaşık 220 bin metrekarelik büyüklüğe sahip olacak. Vatandaşlarımızın doğayla baş başa keyifli vakit geçirebileceği yeni mesire alanımızda hummalı bir çalışma yürütüyoruz.” dedi.
Keçiören Belediyesi, ilçeye bağlı Kösrelik köyünde bulunan göletin etrafında sürdürdüğü mesire alanı yapım çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Kösrelik göletiyle birlikte 220 bin metrekare alana inşa edilecek mesire alanının çevresine, ‘bin 702’ metre uzunluğunda yürüyüş ve bisiklet yolu yapılıyor. 200 adet pergole, çocuk oyun alanı, balık tutma iskelesinin yer alacağı mesire alanına mangal için barbekü de konulacak.
DOĞA YÜRÜYÜŞÜ FIRSATI SUNACAK
Kösrelik Mesire Alanı’nın Ankara’nın gözde mekânlarından biri olacağını aktaran Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok şunları söyledi:
“Şehrin stresli ortamından uzaklaşmak ve yoğun iş temposunun yorgunluğunu atmak isteyen tüm vatandaşlarımız Kösrelik Mesire Alanımızda vakit geçirmekten büyük keyif alacaklar. Burası bir yandan mangal keyfi yapmak isteyenlerin öte yandan spor ve doğa yürüyüşü meraklıları için önemli bir mekân olacak.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
BTP Lideri Hüseyin Baş; Bu takıma bir tane genç on numara lazım, işte biz buyuz.
BTP Lideri Hüseyin Baş; Bu takıma bir tane genç on numara lazım, işte biz buyuz. Bu takıma bu lazım. Biz bunu yaparız.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş partisinin Konya il kongresine katıldı.
Baş, Hasan Öztürk’ün il başkanı olarak güven tazelediği kongrede ekonomi üzerine açıklamalar yaptı.
Temel gıda fiyatlarındaki fahiş zamlara değinen BTP lideri, tarımın Avrupa Birliği talimatlarıyla bitirilmesinin bugünkü tabloyu ortaya çıkardığını söyledi.
Hüseyin Baş, “Buğday dünyanın her yerinde rahatlıkla üretilebilen bir ürün. Biz bugün bu ürünü ithal ediyoruz, sonra da başlıyoruz ağlamaya ‘ekmeğin fiyatı bu kadar olur mu’ diye! Sen buğdayı bile ithal edersen ekmeğin fiyatı buraya gelir. Niye? Biz bu buğdayı ithal ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu düzenden bugüne kadar kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biriydi. Sonra bazı aklı evveller çıktı ve ‘Hayır, tarım yapmayacaksınız’ dediler. Bunun karşılığında bize ne vaat ettiler? Sizi Avrupa Birliği'ne alacağız dediler. Size bol bol Euro vereceğiz dediler. Sizi paraya bulacağız dediler. Bizimkiler de, ‘Aman Allah'ım bir şeyler oluyor, kabul edelim’ dediler ve tarımı bıraktık.” ifadelerini kullandı.
“Dövizi yükseltip Çin modeli diyenlere inanmayın”
Dövizdeki artışın ihracatın önünü açacağını iddia eden iktidar çevrelerinin buna da Çin modeli dediğini belirten Hüseyin Baş, bunun büyük bir kandırmaca olduğunu söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı; “Bugün yaptıkları şey mutlu bir azınlık oluşturmaktır. Bugün ülkede ihracat yapan kaç tane firma var ki? Mesela burada bir sürü insanız, aramızda ihracat yapan var mı? Binde dört. Geri kalanımız ne yapıyor? Bu ihracat yapanlar zengin olsun diye gidiyoruz aynı insanlara oy veriyoruz Günün sonunda ne olacak biliyor musunuz? Bizim ihracat yaptığımız ülkeler ki bu hangi ülke olursa olsun… Dünyada üretilen bütün mamullerin yaklaşık 35'i bugün Amerika Birleşik Devletleri tarafından tüketiliyor. Yani dünyanın en büyük tüketici ülkesi, dünyanın en büyük alıcısı, dünyanın en büyük pazarı ABD. Bu ABD bize gelip, ‘Ben senin malını alırım ama sen şu milleti bir sustur bakalım’ dediğinde, artık ne yapmak zorundasın; O milleti susturacaksın! Mesela gelip ‘Sizin bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünüz var, kadına seçme ve seçilme hakkı verdi. Bunu ellerinden alın bakayım’ dediğinde ne yapacaksın, onu elinden alacaksın, çünkü müşteri velinimettir. Eğer onun dediğini yapmazsan aç kalırsın. Yani bugün bize dayattıkları model Çin modeli değildir. Sizi kandırmalarına müsaade etmeyin! Bize dayattıkları model ABD'nin dünyayı sömürme modelidir.”
“Çin’i yanlıştan Haydar Baş döndürdü”
Çin’in ihracat yaparak büyüme yönteminden, Milli Ekonomi Modeli’nde öngörülen kendi halkını kendine pazar yaparak büyüme yöntemine geçtiğini belirten Hüseyin Baş, modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’ın ‘Sen ihracat yaparak büyüme elde edemeyeceksin” sözlerini hatırlatarak Çin’deki değişimi şu şekilde anlattı; “Çin bunu uyguladı mı? Evet, bunu uyguladı. Sonra Çin dedi ki, ‘Böyle ahmaklık olur mu? Ben niye bu kadar uğraşayım’ dedi ve babamın tezine döndü. Neydi bu? Babam, Rusya parlamentosunda bulunan Prof. Dr. Vladimir Lisickin üzerinden Çin’e haber yolladı ve, ‘Sizin bir buçuk milyarlık bir nüfusunuz var. Bir devletin en büyük pazarı kendi vatandaşıdır. Hangi şartlarda? Vatandaşın cebinde para olduğu şartlarda! İşte biz diyoruz ki ‘Asgari ücreti 10.000 lira yapacağız.’ Biz asgari ücreti 10 bin lira yaparken sizin refahınızı düşündüğümüz kadar devletin de bekasını düşünüyoruz. Sizin paranız olursa bu ülkede ekonomik çarklar dönmeye başlayacaktır.
“Mantığa bak”
Devlet vatandaşına para verirse enflasyon olur şeklindeki eleştirilere de cevap veren Hüseyin Baş, gurbetçiler üzerinden bir örnek verdi.
BTP lideri şunları söyledi; “Bu Türkiye'nin her tarafında var. Esnafımız yıl boyu ‘Yaz gelse de su gurbetçiler buraya para getirse’ diye bekler. Ben de diyorum ki kardeşim bunu gurbetçiden beklemeyelim. Bunu sana devlet olarak biz verelim. Yani gurbetçinin getirdiği para ekonomiyi canlandırıyor ama devletin vereceği para ekonomiyi batıracak, mantığa bak! İşte bu sizi kandırma yöntemidir. Bunlara kulak asmayın gelin bizi dinleyin!
Siyasetin genç 10 numarası
Türk siyasetinin ihtiyacını futbol terimleri üzerinden anlatan Baş, “Bütün kadroları dışarıya atın demiyorum. Kadrolar içeride dursun ama bu takıma bir tane genç on numara lazım, işte biz buyuz. Bu takıma bu lazım. Biz bunu yaparız. Bunu ilk defa kim yaptı biliyor musunuz? Bunu ilk defa Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaptı. Ne yaptı Atatürk? Bu, Milli Ekonomi Modeli’nin satırlarında yazar… Cumhuriyeti kurdu, şimdi hayal edin, bir devlet kurulmuş, devletin hiçbir şeyi yok, çünkü savaştan çıkmış. Peki bu devlet bugünlere nasıl gelmiş? Mesela biz il kongreleri sürecine Karabük'ten başladık. Karabük'ün girişinde demir çelik fabrikası var. Kim kurmuş? Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurmuş. Savaştan çıkmış bir ülke ne yaptı da bu kadar fabrikalar kurabildi? İşte Atatürk parayı piyasaya sürdü, vatandaşının cebine koydu. Vatandaşı da aldığı parayla birlikte ürün üretmeye başladı. Bugün bizim anlattığımız tez tam olarak buna dayanıyor, Atatürk'ün uygulamasına dayanıyor.” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı